
2016'ya girerken İslam adına yapılan, İslam ile bağdaşmayan olayların kurbanı olmayalım. Yaşayan her varlık erozyona uğrar. Kimi çirkinleşir, kimi güzelleşir. Dış görünümün çirkinleşip güzelleşmesi kimileri için önemlidir, kimileri için ise önemsiz. Aslında önemli olan ruh güzelliğidir. Ruhu güzel olan, her koşulda, hem mutlu olur ve hem de mutlu eder. Mutlu olmayan insanlar, ellerinde olmadan, etrafı da mutsuz ederler. Çok duyarlı insanlar, kendileri mutlu olsa da, mutsuzların ıstırabını çekerler. Mutsuz insan duyarlı da olsa, mutsuzluğun yarattığı ıstırap ile huysuzlaşırlar. Kalp kırarlar ve gönül yakarlar. Kimileri daha aşırılığa kaçar ve suç işler.
Suç işleyeni affetmek için yasa çıkarılır. Kraliçenin veya Kralın affı da beklenir. Kalp kıran ve gönül yakanın affı bayramlara, yılbaşlarına kalır. İnananlar için bu bir yerde, 'ahiretten önce aklını başına almak' demektir. İnanmayanlar da, medeniyet ve demokrasi aşkına aklını başına devşirir ve affetme ile affedilmeyi prensip edinir.
Medeni ve demokrat oldukları halde 'af' kelimesini duymak istemeyenler bile vardır. 'Benim lügatımda af kelimesi yok' diyenlere rastlamışsınızdır. Kimileri, bırakın affetmeyi, kinini, nefretini ve intikam duygularını ömür boyu söndüremez. Öyle ya, bir çocuğa tecavüz ettikten sonra öldüren sapık nasıl affedilir? Bu çok zordur ama, aslında doğru olan yine de 'af' olgusunu içe sindirmektir.
Bazı hallerde çoğumuzun kabullenemeyeceği 'af', camilerde ve kiliselerde en çok duyulan kelimedir. Bundan dersini alan alır, dersini alamayan da, en azından affedemediği kişi kadar bir hata işler.
2016'ya gireceğimiz bu günlerde aftan medet umanları kategorilere ayırmak lazım. Kimi anasından, babasından, kardeşlerinden, akrabalarından veya dostlarından af bekler, kimi de devletten. Örneğin, Hollanda'da ikamet ve çalışma izinleri olmadığı için af bekleyenler vardır. Her yıl onbinlerce ilticacı kabul eden Hollanda ve diğer Batı ülkeleri, buralarda yıllarca çaılışan, ev sahibi olan ve çoluk çocuğu ile yaşamakta olan 'kaçak işçi'lere hala ikamet izni vermemektedir.
Bu beklentiye 'Züğürdün tesellisi' gözüyle bakılabilir ama, geçmişe baktığımız zaman, böyle bir affın gerçekleşmesinin ihtimal dışı olmadığını anlarız. Zira, 10 Ocak 1967 tarihinde Prenses Margriet'in Pieter van Vollenhoven ile evlenmesinden sonra bir af çıkarılmıştı. Tam 49 yıl önce gerçekleşen o af, şimdiki modern çağa göre, 'Peri masallarında kalmış bir af gibi' görülebilir. Ama bence Hollanda devleti, burada vergi vermekte olan 'kaçak işçileri' af edecek bir yasa çıkarmalıdır artık.
Bakın, Hollandalılar da karşılıklı saygı ve hoşgörüden (!) yanalarmış!!!
Yani 'af'tan yana.
Hollanda halkının 2016 yılıyla ilgili beklentisi konusunda yapılan ankette, karşılıklı saygı, hoşgörü ve sevginin ön plana çıktığı gözlenmiş. Yapılan bir araştırmada çoğunluk, başkalarına yönelik dileklerinde "sağlık ve mutluluğa" ilk sırada yer vermiş. Kendileriyle ilgili beklentiler için, "İnsanlara daha iyi ve daha saygılı davranılmalı" diyen halk, topluma yönelik dilekleri konusunda da "Hoşgörü, sevgi ve karşılıklı saygı" demiş. Yani Hollanda halkı da açıkça 'af' demiş. O halde biz de bu af furyasına katılalım ve herkesi 'af' edelim.
Hollanda'daki etnik kökenliler, tarihin en çirkin ve en zor yıllarını yaşamaktalar. Ortadoğu'da meydana gelen çatışmalar, Hıristiyan alemi tarafından 'İslam'a karşı savaş' olarak algılanmaya başlandı. Şimdi Batı ülkelerinde bir islamofobi hastalığı salgın halindedir. Bu nedenle de, özellikle Müslümanlar'ın koşulları çok zor durumdadır. İnsanlara daha iyi ve daha saygılı davranmak isteyen, hoşgörü ve sevgiden yana olan Hollandalılar'dan özel bir isteğimiz olacak. İslam ile bağdaşmayan çetelerin, İslam adına yaptıklarını bahane ederek camilerimizi, okullarımızı ve işyerlerimizi yakan kendi canilerine de mesaj versinler ve frenlesinler.
Şimdi değişen hiçbir şey yok. Yani dilekte bulunmak ve dua etmek de işe yaramıyor.
Eeee ne yaparsınız?
Bizi yönetmeye kalkışanlar arasında Geert Wilders gibileri var oldukça, dilek ve dualarımız hiç işe yaramayacak gibi.
Ama biz yine de dileyelim ve dua edelim.
Taaa ki, vicdansızlar imana gelene kadar !!!
Mutlu yıllar dileğimle...
TÜM YAZILARI
- Hollanda'da sahte mülteciseverlik (16 Nisan 2022 Cumartesi)
- Konuşma ahlâkından yoksun kişiler neden revaçta? (13 Şubat 2022 Pazar)
- Noel Baba hakkında bilmediklerimiz (13 Ocak 2022 Perşembe)
- Sefarad sergisi (17 Kasım 2021 Çarsamba)
- Kripto para gerçeği (24 Nisan 2021 Cumartesi)
- Yine Haçlı ruhu! (04 Mayıs 2020 Pazartesi)
- Salgın hastalığı ilmi ve dini açıdan yorumlamak (08 Nisan 2020 Çarsamba)
- Hukuk devleti mi, hakimler devleti mi? (24 Mart 2020 Salı)
- Umutla girdiğimiz 2020 yılı hayal kırıklığı yaratmaz inşallah! (14 Şubat 2020 Cuma)
- Kim ne derse desin, Avrupalı koyun gibi, Türk tilki gibi ! (29 Ocak 2020 Çarsamba)
- En büyük eksiğimiz Lobi faaliyeti ve siyaset (27 Aralık 2019 Cuma)
- Yazamadı (!) (04 Aralık 2019 Çarsamba)
- Olaylara Türkiye’den ve yurtdışından bakış farkı (01 Kasım 2019 Cuma)
- Hollanda Selefilik ile Çalkalanıyor (16 Eylül 2019 Pazartesi)
- Turizmde şımarıyoruz; önlem alınmazsa, turizmimiz çöküşe geçer (31 Ağustos 2019 Cumartesi)
- Her şey olması gerektiği gibi olur inşallah! (26 Haziran 2019 Çarsamba)
- Düşünemiyorum, yazamıyorum, zira yazma şevkim kırıldı (21 Mayıs 2019 Salı)
- İlticacıların, sorunlarını sığındıkları ülkeye taşımamaları isteniyor (12 Şubat 2019 Salı)
- Sosyal medya canavarı... (11 Ocak 2019 Cuma)
- Torpilli olmanın, zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz (21 Aralık 2018 Cuma)
- Adab-ı muaşeret (Görgü kuralları) (31 Ekim 2018 Çarsamba)
- Lozan Antlaşması, iki kutup arasında değişik değerlendiriliyor ama... (17 Ağustos 2018 Cuma)
- Erdal İnönü 92 yıl önce doğmuştu (03 Temmuz 2018 Salı)
- Yeni yıla girerken (27 Aralık 2017 Çarsamba)
- 50 Yıl önce sokaktaki, 'Hemşehrim nerelisin' deyişi özlüyorum (31 Mart 2017 Cuma)
- İçtimai duruma göre hareket etmek... (13 Mart 2017 Pazartesi)
- Aaaah içine tükürdüğüm politika ah! (26 Şubat 2017 Pazar)
- ABD dağılırsa, AB de dağılır (03 Ocak 2017 Salı)
- 1980'leri yeniden yaşıyorum (24 Temmuz 2016 Pazar)
- Türk toplumunun profili değişiyor mu? (30 Haziran 2016 Perşembe)
- Türklüğümü sorgulayanlara (31 Mayıs 2016 Salı)
- Neden kavgacı bir toplum olduk? (30 Nisan 2016 Cumartesi)
- Hollanda'da Türk gazeteciler (!) (14 Mart 2016 Pazartesi)
- Ahmet Çakar'a cevap (10 Ocak 2016 Pazar)
- Kalp spazmından ölüyordum! (04 Aralık 2015 Cuma)
- Kendine 'HİÇ' adını yakıştırmış ama, aslında o 'ÇOK' şey... (04 Kasım 2015 Çarsamba)
- Türk Hava Yolları'na hiç yakışmıyor... (18 Ağustos 2015 Salı)
- Süleyman Demirel ile anılar (19 Haziran 2015 Cuma)
- Bosna Felaketi Batı'nın oyunu muydu? (11 Nisan 2015 Cumartesi)
- Türk siyasetindeki komedi (10 Nisan 2015 Cuma)
- Beni megaloman gibi yazmaya zorlayan vurdumduymazlıklar (10 Mart 2015 Salı)
- Önce Türkiye’yi yasa boğan Özgecan (17 Şubat 2015 Salı)