
Gerçek adıyla Berç Güler, nam-ı diğer "baba Zurnik". Kim bu Zurnik? Onu Yeşilçam sokaklarında tanımayan var mı? Tüm kaşarlanmış "zampara eskileri" de bilir Zurnik adını. Ve Berç Güler'e "Zurnik" adını. Yeşilçam'da değil, oku sıralarında takmışlar.
Yaşamını "kiralık kızlar"a ve "cebi şişkin zamparalar"a adayan 73 yaşındaki Zurnik, yaşamının son dönemlerinde: "Pezevenklik öldü artık" diyordu.
50 yıl emlakçı yazıhanelerinde ve kahvehanelerde, kızlarıyla zamparalar arasında "iletişim kuran" "baba"nın ünlü kartvizitinde şunlar yazıyordu:
"Üzüntüyü bırak yaşamaya bak"
"Adamını bul"
Her iki kartvizitte de imza "baba"dır.
"Üzüntüyü bırak yaşamaya bak" yazılı katvizitinde Diyojenvari bir fenerle yarı erkek yarı kadın benzeri bir karikatürü görülür "Baba"nın. Öteki katvizitindeki "Adamını bul" başlığı ise aynı adla bir tiyatro oyuncusuna kaynaklık edecektir. Dostlarından ünlü tiyatrocu Muammer Karaca, Berç Güler'in hayatını oynar sahnede.
Berç Güler'in senaryo yazarlığı ve sinema oyunculuğunun yanısıra bir tiyatro geçmişi de vardır. Semiha Berksoy, Toto Karaca, Ali Sururi, Ömer Aydın ve ismini anımsayamadığı birçok ünlü ile Süreyya Opereti topluluğunda çalışmış.
Bu kez Aram Gülyüz'ün 1979'da yönettiği "Babanın Kızları" da onun gerçek yaşamından uyarlanmıştır. Asıl ilginç olan filmdeki "Baba" rolünü de Zurnik'in kendi kendisini oynamasıdır.
Gençlik yıllarında bir otomobil tamirhanesinde çıraklık yapar. Sonra dans öğretmenliği ve şoförlük.. TRuran Bar'da düzenelenen dans yarışmasında birinci seçilir., 25 çifti sollayarak.. Sonra da muhabbet tellallığı...
"Bu işle çok gençken başladım. Bu işi uzun yıllar namusumla yaptım, evet namusumla. Bu da bir meslek. Tüccarlık gibi. Bir emek sarfediliyor," diyor.
Gerçekten Baba Zurnik, kendine özgü deyimiyle öyle büyük emekler sarf etmiş ki, dönemin bazı bakanlarına, profesörlerine, fabrakatörlerine, ensesi kalın işadamlarına ne kadınlar bulmuş kolay mı?
Ağzından laf almak ve anılarını yazması için, peşinden koşan sansasyonel ağırlıklı Bulvar Gazeteleri, o yılların parasıyla 500 bin lira teklif etmişler. Ama o "Türkiye ayağa kalkardı" korkusuyla teklifleri kabul etmemiş.
Oysa dün gibi hatırladığıma göre Berç Güler, sırlarla dolu bir yaşam içeren anılarını yazmıştı. Ve anılarının bir kopyasını o yıllarda Playboy Dergisi'nin yayın yönetmeni Soner Olgun'a (şimdi o bir şarkıcı) teslim etmişti okuması için. Sonra ne oldu bilemiyorum.. Bir Muhabbet Tellalının Anıları eskilerin deyimiyle "sırra kadem" basmıştı briden bire ve sessizce.. Yani ortalıktan kaybolmuştu.
"Fahişeler namuslu kadınların bekçisidir" gibi bilgece laflar eden Baba Zurnik, bir muhabbet tellalı değil de İtalyan romancı Pitigrelli ya da Dr. Freud sanki.. Ama bir söyleşide anlattıkları acı bir yaşam gerçeği:
"Dört kişi kumar oynuyoruz. Masada sinemadan tanınmış adamlar var. Bana çok güzel kağıtlar geliyor. Habire kazanıyorum. Biri, "Amma kağı akıyor pezevenge" diyor. Öteki, "Yeter be pezevenk" diyor. Şöyle kafamı kaldırıp yüzlerine baktım. Anladılar; sustular. Nikahlı karılarını yıllarca satmıştım. Ben, neler gördüm geçirdim. Öyle oldu ki, evli çiften kadını biriyle, erkeği biriyle aynı otelde buluşturdum da ruhları duymadı..."
"Bu memlekette bir tane pezevenk var... O da benim," diyebilecek kadar da özgür ve cesurdur Baba Zurnik. Bu mesleği Beyoğlu, Turnacıbaşı caddesindeki Emlakçı Ofisi olarak kullandığı 25 nolu hanede "icra" eder o yıllarda. Yunan Başkonsolosluğı ile Tarihi Galatasaray Hamamı'nın bulunduğun o caddenin Baş Ağa Çeşmesi Sokağı'nı mesken tutar daha sonra. Bu ilginç fuhuş mekanında zampara yapımcı ve yönetmenlerin katılımıyla senaryo çalışmaları da yapılır çoğu kez. Bu senaryo yazımları sırasında birere cinsel obje olarak Zurnik'in kızları da "haqzır" ve "nazır"dır. Kimbilir ne senaryolar üretilmiştir bu mekanda...
Zurnik yalnızca kadın satmaz, senaryo da satar fimlci dostlarına..O dönemin sine-magazin dergilerine ilanlar verir, "Kim BU Adam?", "Siyah Etekli Kız" ve "Kanlı Dudak" adlı senaryolarını satılığa çıkarır B.Z. Güler imzasıyla.
35 yılını kiralık kızları ile mşterileri arasında geçirdiği yaşamında ilk kez yüzü kızaracaktı Zurnik'in. Sevdiği ve birlikte olduğu kadının "Ne o yoksa beni de pazarlamak niyetinde misin?" diye, sorduğunda, ama onun yanıtı "Asla" olacaktı.
Gerçekte Zurnik, mesleğini öylesine sevmişti ki, "Tekrar dünyaya geldiğinde yine bu mesleği seçer miydin?" diye, sorulduğunda ise şu yanıtı verecektir: "Müşteri olarak gelmek ve Zurnik'i bulmak isterim."
TÜM YAZILARI
- ''Türk Çizgi Filmi'' Metro Goldwyn Mayer'de nasıl buhar oldu? (26 Kasım 2014 Çarsamba)
- İntihar ve cinayetler üzerine Yeşilçam çeşitlemeleri... (24 Nisan 2012 Salı)
- "Alın yazısı" mı, Muhterem Nur'un yazgısı mı? (21 Eylül 2011 Çarsamba)
- Seher Şeniz'in hazin öyküsü (29 Haziran 2011 Çarsamba)
- Kıbrıslı Feri'nin trajik öyküsü (10 Haziran 2011 Cuma)
- Hem kurban hem cellat: Yılmaz Güney (13 Nisan 2011 Çarsamba)
- Sinemamızda kadın ve kent (24 Mart 2011 Perşembe)
- Fikret Hakan'ın gazete ilanı (20 Mart 2011 Pazar)
- Kürk mantolu kadınlar (19 Mart 2011 Cumartesi)
- Kamera arkasının gizli tarihi... (15 Mart 2011 Salı)
- Magandalaşan Türk Sineması (10 Haziran 2010 Perşembe)
- Türkan Şoray’ın kaçırdığı filmler (29 Nisan 2010 Perşembe)
- Haber Dükkanı’nda.. (10 Nisan 2010 Cumartesi)