
Belki de uzun bir aradan sonra;benden ciddi bir sanatsal yazı bekliyordunuz ama ne yazık ki ben sizlere, geçen hafta başıma gelen şeytanca hazırlanmış bir dolandırıcılık hikayesi ile (Merhaba) diyeceğim...
Ülkenin en önemli olayları; kanlı günleri devam ederken, ne yazık ki meydanları boş bulan üç kağıtçı dolandırıcılar akla gelmeyecek şeytani buluşlarla pek çok insanımızın canını yakıyorlar... Ve de yakmaya devam edecekler...
Ne yazık ki işte o canı acıtılan kişilerden birisi de ben oldum geçen hafta...
YAZAYIM DA OKUYUN...
Geçen hafta Sinema Atölye'mde yeni projelerimin içinde bunalmış olarak kaybolmuşken, cep telefonumdan kulaklarımı çınlatan bir mesaj sinyali geldi... Hemen açtım elbette... Bu üç kağıtçıların onlar da tuzağına düşmüş olacaklardı ki, Turkceel imzalı bir mesajla karşılaştım... Ve hemen okumaya başladım mesajı...
Sevgili Bacım SEDA SAYAN'ın ramazanda alkolsuz bir içecek adına sunduğu bir yarışmanın çekilişinden, ONBİN TL.sı ikramiye kazandığım yazıyordu...
Son filmimden; aklı başında bir film çektiğim için borç batağına saplanmıştım zaten; hemen balıklama atladım, telefonda ki mesajın kelimeleri arasına...
KİM ATLAMAZ Kİ...
Mesajı gönderen Turkceel firması, yarışmada da SEDA SAYAN bacımın adı var hemen atladım gelen mesaja ve de sonuna eklenen telefon numarasının tuşlarına bastım...
Sonradan anladım elbette; karşımda konuşan sahtekarın sözleri, bana atılan mesajla birebir aynı...
Devamını fazla anlatmayayım; banka kartlarımın aracılığı ile hesabımdan birkaç bin lira çekerek, borçlarımın arasına bin acı daha eklediler...
SONUÇ ?...
Karakollar, ifadeler... Eskileri iptal edildi, yeni kartlar çıkarıldı ve şifreler yenilendi... Ve tüm acıları bir kenara atıp, olayı sizlere yazmaya karar verdim...Sersemliğimi, aptallığımı ve saflığımı utancımdan kimseye anlatamadım ama sizlere yazmayı faydalı buldum...
Aman dikkatli olun... Telefonunuza gelen tanımadığınız mesaja cevap vermeyin... Ne kadar cazip olursa olsun muhakkak bir yakınınıza danışın, ülkemizde işsizliğin kol gezmesi nedeniyle aç kalmış insanların tuzaklarına düşmeyin...
Şu an bile gülüyorum başıma gelenlere... Bizler bu kadar saf olup, karşımıza çıkan her öneriyi kabul ediyorsak ve birbirimize yardımcı olamıyorsak daha pek çok gelir böyle olaylar...
AMAN DİKKAT...
TÜM YAZILARI
- Önce hukuka inanacak sonra demokrasiyi savunacaksın ki... (17 Ekim 2011 Pazartesi)
- Kuşlar sakız sevmez (13 Ekim 2011 Perşembe)
- İstekli ya da isteksiz (30 Eylül 2011 Cuma)
- Baya bi’kayboluyoruz… (18 Eylül 2011 Pazar)
- Kaldıramayacağın taşın altına girmeyeceksin (15 Eylül 2011 Perşembe)
- Sizin Kararınız ve bizim hayallerimiz (11 Eylül 2011 Pazar)
- Ben, bunlara alışamam (08 Eylül 2011 Perşembe)
- Dostluğun dili, dini ve memleketi yok (26 Mayıs 2011 Perşembe)
- Bir kraliçenin yaşam öyküsü (11 Mayıs 2011 Çarsamba)
- 22 Temmuz seçim öncesi (23 Nisan 2011 Cumartesi)
- Tosca operası ile babam da ağlar (12 Nisan 2011 Salı)
- Kırılmamak ve insanları kırmamak (01 Nisan 2011 Cuma)
- Küçük hanımefendi: Belgin Doruk (27 Mart 2011 Pazar)
- Kırmızı burunlu bir adam vardı (25 Mart 2011 Cuma)
- Ben, her bahar aşık olurum (20 Mart 2011 Pazar)
- Haldun Dormen ile benzerliklerimiz (17 Mart 2011 Perşembe)
- Sizler benim filmlerimle büyüdünüz (15 Aralık 2010 Çarsamba)
- Zeki Müren ile son söyleşi (07 Aralık 2010 Salı)
- Tereciye tere satmayın (29 Haziran 2010 Salı)
- İnsan anılarla yaşar, gerisi yalan... (25 Haziran 2010 Cuma)
- Hepimiz şaşırdık artık! (21 Haziran 2010 Pazartesi)
- İnsanın yılları ile hesaplaşması (08 Haziran 2010 Salı)
- Yıllar sonra yeniden buluşma... (01 Haziran 2010 Salı)
- Harput'ta bir İstanbullu... (31 Mayıs 2010 Pazartesi)
- Haber Dükkânı’nda.. (05 Mayıs 2010 Çarsamba)