Apartmanda dehşet gecesi!

info@haberdukkani.com 22 Eylül 2013 Pazar

Köylerde yaşanılan geleneksel ne kadar adet var ise; hepsi köylülerin büyük kentlere göçüyle birlikte taşındı.

Hamdolsun!

Bu günleri de gördük, şükürler olsun!

Hareket halinde hiç durmaksızın korna çalan beyaz bir jip ağırdan alan bir hızla ilerliyor. Jipin tavanı açılmış, başı duvaklı gelin, elinde bir demet çiçeği ile yalıkazığı gibi ayakta dimdik, yanında da papyonlu, beyaz ceketli damat.. Her ikisi de hiç tanımadıkları çehrelere bakıp sırıtıyorlar. Belliki son derece mutlular.

Allah, mutluluklarını daim eylesin. Amin..

Gelin ile damat dimdik ayakta, yanyanalar, jipin tavanından dışarı çıkardıkları başlarıyla sırıtıyorlar, hiçbir ilgilerinin bulunmadığı ve hiç tanımadıkları çehrelere..

jip korna çalarak ilerliyor. Uzunca bir otomobil konvoyu aralıksız çalan kornalarla onlara eskortluk ediyor. Yer Nişantaşı Valikonağı caddesi! Hastanelerin yoğun olduğu bir bölge.. Semt sakinleri gördükleri bu manzara karşısında şaşkına dönmüş durumdalar. Valikonağı caddesi boyunca sıralı apartmanlarda yaşayanların bitip tükenmek bilmeyen, sonu geleceğe benzemeyen korna seslerinden kafası şişiyor. Bölgede yaşayanların alışık olmadıkları bu acayip durum karşısında, sinirden tansiyonları çıkıyor.

Köylülerden oluşan son model otomobil konvoyunun eşliğinde klakson sesleri arasında ilerleyen, gelin ile damadı taşıyan beyaz jip ağır ağır ilerliyor, tıpkı Türkiye gibi.. Gelin ile damat gelip geçtikleri yerlerde ilk kez gördükleri ve bir daha da hiç görmeyecekleri çehrelere bön bön bakıp sırıtıyorlar.

Metropol kent İstanbul, adı sadece "İstanbul" iken; böyle manzaralar görülmezdi.

Şimdi var çünkü, metropol oldu.

Eskiden kendine özgü kültüryle medeni bir kent idi sadece..

Hamdolsun metropol de oldu.

İstanbul'un bugünlerini de görebildik ya, şükürler olsun!

Göç eden köylülerle birlikte ilk önce "lahmacun" boy gösterdi İstanbul sokaklarında, ortalığı bir soğan kokusu kapladı ki, sormayın gitsin; sonra da mıncık mıncık çiğ köfte..

Şimdi aralıksız korna çalan otomobil konvoyunun eşlik ettiği beyaz bir jipin tavanından dışarıya fırlamış gelin ile damadın sırıtan çehreleri dolaşıyor İstanbul caddelerinde..

Hamdolsun! Şükürler olsun!

Gelin ile damat, 21. yüzyılda, hem de İstanbul'da, işte böyle başlayan bir seramoniyle evleniyorlar. Köylerindeki adetlere, gelenek ve göreneklerine uygun olarak. Çok değil, bir yıl kadar sonra, 3. sayfada çıkacak renkli fotoğrafları ve altında da şöyle bir haber metni yer alacak:

"Apartmanda dehşet gecesi!

Bir yıl kadar önce evlenen çiftin evine giren polis yerde kanlar içindeki cesetlerle karşılaşınca dehşetle sarsıldı.

Sıkça kavga ettikleri söylenen çiftin dün gece de evlerinden kavga sesleri duyulunca, durumu polise bildiren komşuların ihbarı üzrine, olay yerine gelen polis ekipleri, cinnet geçiren kocanın uykudaki çocukları da dahil olmak üzere, bütün ailesini bıçakla doğradıktan sonra, boynundaki şah damarını da keserek intihar ettiği anlaşıldı"

Şu bizim Türkiye insanlarını soracak olursanız eğer; şimdilik Köy adetlerine uygun evleniyor, göç ettikleri kentlerde, köylü gibi yaşıyor ve "bir cinnet anı cinayeti" ile "ailece" ölüyorlar.

Beni soracak olursanız eğer; yaşayıp gördüklerim karşısında, bazen aklım gidip gelir gibi, oluyorsa da henüz keçileri kaçırmış değilim. Şükürler olsun Rabbim'e şimdilik elim ayağım tutuyor. Hamdolsun iyiyim.

Selam eder, hürmetle ellerinizden öperim.