Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Ben giderken siz dönüyordunuz ve elleriniz kanlıydı

info@haberdukkani.com 12 Şubat 2012 Pazar

Öyle güzel gülümsüyordunuz ki...

Gülen gözlerinizin içine bakınca yüreğimde sımsıcak bir ilkbahar sabahının umut çiçekleri açıyordu..

Sizi görünce çocuklar gibi seviniyor, meydanlara koşup avuçlarım yanana değin alkışlıyordum... Sizin düşleriniz, özlemleriniz ve planlarınızdan habersiz, kendi düşlerimde yaşıyordum...

Benim düşlerim ne miydi?...

Düşlerimde özgürce yazıyor, yazdıkça yepyeni eserler meydana getiriyordum. Herkes romanlarımı okuyor, salt bana ait olmakla birlikte insanlığın malı haline dönüşen düşlerimle mutlu oluyor, o güne değin hiç düşünmediklerini düşünüyorlar ve kendilerini geliştirebiliyorlardı.

Kimse yazdığım kitapları toplayıp cehennem ateşinde yakarak imha etmiyor, mahkemeler eserlerimi ve beni aşağılayarak cezalandırılmam için kararlar yazdırmıyordu. Cadde ve sokaklarda saçak altlarına sinerek, içimde bin korku ile değil başım dimdik, onurlu insanlar gibi yürüyordum. Tıpkı beyaz kadın tacirleri gibi, tıpkı eroin tüccarları gibi.. Korkusuzca, kendisinden emin, vakur, dünyayı ben yarattım edası ile... Herkes beni verdiği davetlere çağırıyordu. İnsanlar, benimle tanışmak için can atıyor, dostlarım benimle onur duyuyordu. Ahir ömürlerini yaşamakta olan aile büyüklerim evlerindeki köşelerinde huzur esintilerinin yürek ferahlatan meltemleriyle soluk alıyor, benim gibi bir yeğenleri olduğu için gururlanabiliyordu.

Haber bültenlerini izlerken, gazete ve dergilerdeki haberleri okurken ülkemin geleceğinden umut duyuyordum. Hiç kimse hain bir kurşunla vurulup toprağa düşmüyor, geride kalanlar iç paralayıcı feryatlar kopartmıyordu.

Belediye otobüsleri pırıl pırıl, caddeler tertemiz, okullar çağdaş, hastaneler insanlarımıza hayat veriyordu. Çocuklar, sokaklarda tiner koklamıyor, bilgisayarların başında ülkemin geleceği üzerine hesaplar yapıyordu. Kimse karısını aldatmıyor, sevgilisini bıçaklamıyor, dostlar birbirlerini kazıklama yarışına soyunmuyordu. Düşlerimde gördüklerim bunlarla da, kalmıyordu.

Daha başka neler mi görüyordum?..

Neler, neler görmüyordum ki!..

Düş bu.. insan düşlerinde olmadık şeyler görüp gerçekmişçesine yaşıyor işte!...

Toplumun eğitim düzeyi öylesine yükselmişti ki; bütün vatandaşlarım yüksek öğrenim görmüşlerdi. Herkes birbirine saygılı yaşam sürdürüyor. Kimse kimsenin kalbini kırmıyordu. Dedikodu denilen illet sanki yeryüzünden silinmişti. Kütüphaneler dolup taşıyordu..

Herkesin bir işi vardı..


Bankalar ve devletin kurumları arpalık olmaktan kurtarılmıştı.. Ülkemin itibarı artmış, tam anlamıyla bağımsız olmuştu. Gençler; aşkı, sevgiyi doya doya yaşıyor, gelecek endişesi diye bir duygunun varlığını hiç tatmıyorlardı.

Sizin düşlerinizden, özlemlerinizden ve planlarınızdan habersiz kendi düşlerimi yaşıyordum.

Uyandığımda ise gülen gözlerinizi görüyordum. Öyle güzel gülümsüyordunuz ki...

Gülen gözlerinizin içine bakınca yüreğimde sımsıcak bir ilkbahar sabahının umut çiçekleri açıyordu...

Sizi görünce çocuklar gibi sevinip meydanlara koşuyor, avuçlarım yanıncaya değin alkışlıyordum.

***

Biliyorum; ben, giderken siz dönüyordunuz...

Gözlerinizin derinliklerinde gizliydi ihtiras ateşi...

Ama öyle güzel gülümsüyordunuz ki; ben farkedemedim gizli ihtiras kıvılcımlarını.

Gülen gözlerinizin içine bakıyor ve yüreğimde sımsıcak bir ilk bahar sabahının umut çiçekleri açıyordu. Çocuklar gibi seviniyor, meydanlara koşup alkışlıyordum sizi...

Düşlerinizden habersiz, kendi düşlerimde yaşıyordum...

Biliyorum; ben, giderken siz dönüyordunuz...

Yıllarca düşlerini kurup durduğunuz özlemlerinize kavuşabilmek için Amerika kıtasında kendi dünyanızı yaratmıştınız. Biliyorum; ben, giderken siz dönüyordunuz... Elleriniz kanlıydı...

Nereden bilebilirdim ki; kanlı terör örgütleriyle çıkarlarınız adına pazarlıklar yapacak ve işbirliğine girişeceksiniz!..

Ben, saftolozun birisiydim...

Nereden bilebilirdim ki; uluslararası Mafia mensuplarıyla insanlığın düşmanı uyuşturucu ve silah ticareti yapacağınızı...

Ben, saftolozun birisiydim. Ve salt kendi düşlerimde yaşıyordum. Üstelikte düşlerimi gerçek sanıp yaşama enayiliğinden kurtulamıyordum.

Nereden bilebilirdim ki; ölüm tüccarlarını benim kaderim üzerinde söz sahibi edeceğini!..

Ben, saftolozun birisiyim.. Beni bağışlayacak mısınız?.. Yoksa toplatıp yasaklayıp cehennem ateşlerinde imha ettiğiniz kitaplarımla birlikte beni de diri diri yakacak mısınız?..

Gelin siz beni bağışlayın, her ne enayilik ettiysem saftolozluğuma veriniz. Zaten beni kimselerin iplediği ve ciddiye alıp adamdan falan saydığı da, yoktur. Varın siz de, adam yerine koyup ciddiye almayınız...

Zahmet edip bir göz atınız geçmiş zaman dilimlerindeki yazı dünyasına, orada benim gibi ciddiye alınmayıp adam yerine konmamış daha nice saftoloz yazarlar göreceksiniz... İnsanlık bugün, bir zamanlar cehennem ateşlerinde yakılan kitaplarını ne büyük bir ciddiyetle okuyor çok şaşıracaksınız...

Biliyorum; ben, giderken siz dönüyordunuz...

Ellerinizin kanlı olduğunu bir ben gördüm...

Gözlerinizin derinliklerinde gizliydi ihtiras ateşiniz...

Sakın üzülmeyiniz hiç kimseler farkına varamadı..

Sizin düşlerinizi, özlemlerini ve planlarınızı bilmiyorlar henüz...

Ama biliyorum ki; ben, giderken siz dönüyordunuz ve ne yazık ki; elleriniz kanlıydı!

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük