Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Birbir Gece Masalları

info@haberdukkani.com 15 Mayıs 2020 Cuma

18. yüzyıldan buyana ölümlülerin büyük bir beğeniyle okudukları Birbir Gece Masalları, 13. yüzyılda Şam'da kaleme alındı.

1705'de, İstanbul'da çevirmen olarak çalışan Fransız bilimci Antoine Gallen tarafından orijinal el yazması nüshasından Fransızca'ya çevrilip Paris'te yayınlandı.

Masallarda dile getirilen İslâmî projeksiyonları Gallen'e öğreten ise; İstanbul'lu Mennan Diab adlı bir hahamdı.

İstanbul'da da bu masalları yayan dönemin en bilgili Kabalisti ve Okültisti haham Diab idi.

Binbir Gece Masallarını yazan Suriye'li Müslümanlar ile Haham Diab, Okültist idiler.

13. yüzyılın Okülistleri, Hermetik ve Alşimist bilgilerin sembollerini ve gizli kodlarını kağıda dökerken Batı'nın ünlü masalcısı Jules Verne, 500 yıl sonra tarih sahnesine çıkabilecekti.

Okültist yani Sihir ve büyü, İslâm geleneğine göre Yahudiler, dünyanın en büyük sihirbazlarıydı.

Ortaçağ Avrupa'sında Musevi topluluklar ve aralarında yaşadıkları Hıristiyanlar mucize göstermesi için İbrani kökenli büyücülerden medet ummuşlardı.

Yahudiler,  Hz. İsa Peygamberi her zaman bir büyücü olarak kabul etmişlerdi. Bu arada şunu da unutmamak gerekir ki; Hz. İsa, Mesih olduğunu ileri sürmemiş, Yüce Allah'ın her insanın göğsünde olduğunu söylemişti. Hz. İsa'yı Mesih ilân eden Kilise kurumu oldu.

Yahudi büyü kitaplarından birisi de Enuş'un kitabıydı. Kitabın kaynağı olarak Hz. Süleyman ve  Hz. Musa gösterildi.

Yahudi büyücülerin yararlandıkları bir başka kitap da "Hermesin kitabı" adı verilen kitaptı. Mısır Tanrısı Thoth'un çalışmalarını içeriyordu.

Antik Mısırlıların bilim ve büyü uygulamalarının kaynağı olarak Hermesin Kitabı gösterildi.

Yahudi büyücülüğünün bir başka kitabı da "Zohar" adını taşır. İblisler, melekler, ruhlar, cehennem ve şeytanı anlatan bu kitap 14. yüzyılda Avrupa'da çok ünlenmişti. Batı dünyasında Yahudilerin büyücü olarak damgalanmalarına neden olan faktörlerden birisi bu kitap ve Kabalist düşünceler oldu.

Masonluğun üst düzeylerinde uygulanan "Yüksek Büyü" ritüelleri, Yahudi kaynaklı eserlerden alınmıştır. Yahudi inancına göre en büyük büyücü Nemrut idi..

Uygarlık tarihi sağlıklı analiz edildiğinde görülür ki; yerkürede yaşam sürdüren insanlığı başta "Bilgi" olmak üzere, "Şiddet" ve "Servet" biçimlendirmiş, yönetmiş ve yönlendirmiştir.

Bu üç unsuru birden elinde bulunduranlar, hiç kuşkusuz ki; en büyük güce sahip olanlardır. Bunlar, tüm insanlığa çok kolayca ve gerçekten  de hükmetmişlerdir.

Dünya'da çok büyük fetihleri başaranlar, ortak bir özelliği sahiptiler: (*)Gnostisizm/önceden bilmek (!!!) Onları sıradan insanların düşleyemeyeceği kadar üstün kılan bu ortak özellik, hiç kuşkusuz ki, doğuştan olamazdı.

Küçücük bir bilgi kırıntısının çok büyük zaferlerin temel taşı olduğu kabul edilen bir dünyada, önceden bilmek ayrıcalığına sahip olanların sayısı çok azdı. Bu çok az sayıdaki ölümlü insanlık, uygarlık tarihinin yaratıcıları oldular. Peki, çok az sayıdaki insanın bildiği, sıradan insanların bilmediği şey neydi?..

Bu sorunun yanıtı Antik Mısır Piramitlerinde, kayıp Atlantis, Mu Kıt'asında, Sümer, İnka, Aztek medeniyetlerinin yıkıntıları arasında mı gizleniyor?..
    
Buzulların çekilmesi ve Orta Asya'nın büyük bir bölümünün kurumasıyla başlayan kuraklığın Türk ırkını yerleşik düzenden göçebe/askeri bir yaşama geçişe zorlayan doğa koşullarının yarattığı açılımlar olmasaydı, uygarlık tarihi böylesine gizemli olur muydu?
    
Kutuptan Kainat'a açılan manyetik ve kozmik bir pencere olabilir miydi?..
    
Önceden bilme ayrıcalığına sahip Firavunların dilsiz mezarları hiç kuşkusuz ki, modern çağlara kadar gizli sırların da mezarı olarak kaldı.

Büyük Türk/Hun İmparatorluğu'nu kuran Attilâ'nın atlılarını karşısında ilk kez gören Batı, şaşkınlık içinde kalmıştı. Fakat, Attilâ gibi büyük bir fatihin nasıl bir güçle karşılaşacağını bilmeden, Avrupa'nın üzerine 'yıldırım baskınlar' yaptığı ileri sürülemez.

Firavun, Attilâ, ve Cengiz Han gibi, büyük fatihleri önceden bilgilendiren şey neydi?

Makedonyalı Büyük İskender, fetih için mi, bilgi için mi yollara düşmüştü?..
    
Yerkürede bilginin izleri vardı ama, ulaşabilenler çok azdı.. Bilgi tarihin her döneminde gizli kalmayı başardı.

--------------------

(*) GNOSTİSİZM: M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllardan itibaren ortaya çıktığı sanılan ve orta doğuda yayılan bir dini, felsefi akımdır. Bu akım İsa'dan sonra birinci yüzyılda, bazı Hıristiyan toplulukları içinde kendini göstermiş ve beşinci yüzyıla kadar etkinliğini devam ettirmiştir. Gnostikler peşinde oldukları "kainat bilgisinin" teslimiyet ve ibadetle değil de sezgiyle ve bu bilgiye ulaşmayı sağlayacak bir takım sihirli formülleri bulup öğrenmekle elde edilebileceğine inanırlar. Tüm dinleri mutlak bilgiye ulaştırma noktasında yetersiz bulan Gnostikler, mistik tarikat adamlarıdır. Özellikle antik Yunan filozoflarından Eflatun'un felsefesini esas aldıkları için; mutlak bilgiyi, dini bilgilerin çok üstünde bulunan kurgusal bir bilgi sayarlar.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük