Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Dost olan hayatta kalır

info@haberdukkani.com 23 Nisan 2014 Çarsamba

Bilgi insana ulaştığı an, gökyüzünün derin karanlıklarında parıldayan yıldızlar gibidir. Gerçekte çoktan ölmüşlerdir.

Artık yeryüzünde hiç kimse yeni ve mükemmel bir şey üretemiyor. İşte bu yüzden herkes birbirinden birşeyler çalıyor.

Her yeni gün yeni bir şevinç getirseydi, insalık çoktan ağlamayı unutmuş olurdu.

Sonsuz kozmosun içinde yüzen küçücük bir toz zerreciği üzerinde yaşayan biz faniler, ne kadar büyük olabiliriz ki? Bu soruya yanıt vermesi gerekenler, kendilerinin büyük olduğuna inanlardır.

Arif olan dersini alandır.

Geleneksel olmayan bir fikri dillendirmek, başınızı belaya sokabilmeniz için yeterlidir. Ve düşünce polisleri firavunları kıskandıranlardır.

Kozmos sonsuzluk, zaman ise engin derinlik demektir.

Yıldızlar ölür. Yıldızların küllerinden yenileri doğarlar. Ölen yıldızlardan geriye kalan devasa gaz ve toz bultları giderek yoğunlaşırlar, o kadar yoğunlaşırlar ki; atomun içindeki çekirdekler birbirine bağlanıp soluduğumuz oksijeni, kaslarımızdaki karbonu, kemiklerimizdeki kalsiyumu ve kanımızdaki demiri oluştururlar. Hepsi çoktan yok olmuş yıldızların yanıp tutuşan kalplerinden doğmuştur. İşte ortaya çıkan bir gerçek daha biz fanilerin kumaşı yıldızlardan dokunmuştur. Yukarıdaki fotoğraf insan dokusu mu yoksa, kozmosta yüzen yıldızlar mı? Yanıtı: İnsan dokusudur.

Bilim bize diyor ki: "Tarih kitaplarında yer alan her şey, kozmik takvimin son bir saatinde gerçekleşti."

Yerkürede insan varlığının yaklaşık 40 bin nesillik bir öyküsü var. İnsanın Dünya gezegeni üzerindeki ilk ayak izi ile Ay'daki ilk ayak izi arasına sıkışıp kalan macerası, hepsi kozmik takvimin son bir saatinde gerçekleşen, Dünya takvimine göre ise, 30 bin yıllık bir öyküden ibaret! Faniler ne kadar şişinirlerse  şişinsinler gerçekte hepsi de çok püften şeyler.

Dost olan hayatta kalır.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük