Enstantaneler

info@haberdukkani.com 01 Mart 2015 Pazar

Atını otlaklara salmış yorgun ve yalnız bir kovboy, ateşin başına oturmuş, mızıka çalarak ruhunu kirlerinden arındırmaya çalışıyordu.

Sabah güneşinde ısınmaya çalışan kedi, gözlerini iyice kısmış, kulaklarını oynatıp çevredeki sesleri dinliyor, evliyaları bile kıskandıracak sabırla yanıbaşındaki ağacın dalına bir serçenin konmasını bekliyordu.

Şık ve temiz giyimli kumarbaz, bir deste iskambil kağıdını el çabukluğu ile karıştırıyor, yeniden, yeniden karıştırarak talihe hükmetmenin türlü hilelerini tasarlıyordu.

Yaşlı bir kadın ayaklarının dibindeki yün yumağının uçlarını ilmiklediği şişlerle, sanki yapabileceği başka hiç bir şey kalmamış gibi hızlı bir el alışkanlığıla örgü örüyordu.

Dizlerinin üzerine çökmüş gencecik çilekeş bir kadın, elindeki tahta fırçasını kovadaki suya daldırıp çıkarttıktan sonra, tahta merdiven basamaklarını fırçalarken, mutlu olabileceği günlerin hayalleriyle avunuyordu.

Atının üzerinde tüm heybetiyle dimdik duran general, gözlerini ufka dikmiş, kanlı savaşın kendisine kazandıracağı zaferin getirilerini hesaplıyordu.

Bütün bunlar ve çok daha başkaları aynı zamanda olup bitenlerden bir kaç enstantaneydi.

Günümüz enstantanelerinde çocuklarını katlettikten sonra intihar eden aile reisleri, intihar bombacılarının katliamları, ABD dolarını dalgalandıran gizli simsarlar, kumpaslar, şantajlar, cinayetlerden oluşan kareler aynı anda, günümüz moda ifadesiye "eşzamanlı" olarak gerçekleşiyor.

Zaman akıp giderken herşey ne kadar da çabuk değişiyor.