Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Evrensel değişime karşı işemek!

info@haberdukkani.com 28 Eylül 2011 Çarsamba

İnsanlık, "alışkanlıklar"ından kolay kolay vazgeçemiyor, hele ki; "inandığı" her hangi bir şeyden asla!

"Can çıkar, huy çıkmaz" sözü boşa söylenmemiştir.

Göçer olmaktan vazgeçip yerleşik döneme, sözlü dönemden "yazılı" döneme geçemiyoruz. Tıpkı saldırganlığı terk edip "üretici" olmaya yönelemediğimiz gibi..

Dünya'nın çeşitli ülkelerine "göç" edip yerleşmiş Türkler'in sayısı birkaç milyona ulaştı. Yurt içinde de göç dalgalarının ardı arkası kesilmiyor bir türlü..

Cehalet kentlere göçtüğünden beri, kentsoylular ya başka ülkelere ya da en küçük köylere göç eder oldular. Türk insanı 21. yüzyılda da göç alışkanlığından kurtulabilmiş değil.

Sanatçılar ve teknoloji Dünya'yı değiştirmeye devam ederlerken; insanlık tek bir yaşam modelinden çoklu yaşam modellerine geçiş yapıyor. Evrensel kültür, "yerel kültürleri" insanlığın "antik" ve "ortak" zenginliği olarak koruma altına alırken; yerel kültürle yeşerip kavruk kalmış kitlelerin evrensel kültürden habersiz yaşama inatları, insanlık hallerinin can yakıcı, ilkel bir şakası olarak algılanıyor.

Dünya baş döndürücü bir hızla değişirken Türkiye, "ortaçağ" alışkanlıklarını terk edemiyor. İçeride ve dışarıda sürekli "düşman" aramaya devam ediyor.

Acaba düşmansız kalmaktan korkan Türkiye'den başka bir başka ülke var mıdır bu Dünya'da?..

Göçerlik ve saldırıyla var olma alışkanlığı, savaş teknolojisinde çağını yakalayamayan ülkeler için talihsizlik ama, insanlık için büyük bir şanstır belkide...

Şu sıralar "enerji" ve "ekonomik" savaş bütün hızıyla sürüyor, gelişmiş ülkeler bu savaşın sorumluları. Çok yakında insanlık Güneş enerjisinden her alanda yararlanmaya başladığında bu vahşet son bulacak..

Kendi halkını ve Dünya insanlığını sömüren köhnemiş ve can çekişmekte olan günümüz "devlet" modelinin yürümeyeceği iyice anlaşıldığından, bütün devletler küçülmenin çarelerini arıyorlar. Dünya'da yeni devlet modeli, sömüren değil; kar eden anlayışı üzerinde temellendirilmeye başlandı bile..

Evrensel değişime karşı çıkmak, rüzgara karşı işemek gibi bir şey ama, bunu bilinçli bir şekilde anlayabilen ve yaşamı bu anlayışla kucaklayabilenlerin sayısı Türkiye'de şimdilik çok az.

Türk siyasi yaşamında iktidar olamayan siyasi liderler, evrensel değişime karşı işemeye çalıştıkları için, muhalefette dahi başarısız kalıyorlar.

Bütün komplo senaryolarının yazarları aslında evrensel değişime karşı işeyenlerden ibaret ama ülke nüfusunun yüzde 95'i elini gazeteye bile sürmezken, bu gerçeği anlayabilenlerin sayıları da pekaz..

Evrensel değişimin öncüleri olan ülkelerde bile "evsiz" insanların sayıları milyonlarla ifade bulurken, Türkiye'de TOKİ her vatandaşı ev sahibi yapma çabası sergiliyor!

Türkiye'de her vatandaş kendi evinin sahibi olduğunda göçerlik son bulacak ve yerleşik bir yaşam başlayacak. Bu da "kaliteli" ve "güvenli" bir yaşam modeliyle hemdem olmak demek.

Küçümsemeyin bu küçük bir başarı değildir aslında..

Benim çocukluk günlerimde İstanbul'da çöpler atarabaları ile toplanıyor, sakalar evlere eşek sırtındaki tenekelerle su satalardı.. O sakaların çocukları bugün, Doğubank'ta teknolojik ürünler pazarlıyorlar, elleri de biraz para gördü ya, kendilerini cidden büyük adam sanıyorlar ve herkese de "oğlum" diye, hitap ediyorlar. Çünkü geçmişlerinde her önüne gelen onlara "oğlum" diye, sesleniyordu. Eziklik ve cahillik kardeş ise eğer; servet "ahmaklığın" cilası olup iyice parlatıyor.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük