Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Gazeteci ve haber kaynakları

info@haberdukkani.com 07 Mart 2011 Pazartesi

Gazetecilik mesleğinin olmazsa olmazıdır haber kaynakları ne var ki; bir gazeteci haber kaynağı ile "halvet" olamaz. Bu da gazeteciliğin vazgeçilmez kuralıdır.

Gazeteci, haber kaynaklarını açıklamaz. Açıklaması için zorlanamaz. Haber kaynağı ile gazeteci ilişkisinin sınırları vardır ve çok keskin hatlarla belirgindir.

Gazeteci haber kaynaklarından temin ettiği "bilgi" ya da "haberi" doğrudan aktaramaz, aktarmaz. Çünkü elde ettiği bilgi ya da haber "ham"dır. Kesin ve doğru kabul edilemez. Gazeteci haber kaynağından elde ettiği bilgi ya da haberi araştırır, doğruluğunun teyidini ve hatta daha da detaylı bilgi edinebilme yollarını arar. Aksi halde haber kaynaklarının "maşası" olup çıkar. Yani faka basmış olur. Kullanılmış olur. Bu haber kaynağı eğer ki bir de gizli servis ilintili ise..

Eyvah ki; ne eyvah!

Hani derler ya: "Yandı gülüm keten helva"

Gazetecilik basit ve kolay bir iş değildir. Bu işin eskiden okulu da yoktu ülkemizde; şimdi şükür ki var. Bendeniz Bab-ı Ali alaylısıyım. Bu işi ustalardan öğrenmek için yıllarım su gibi akıp gitti bu meslek arenalarında.. Şimdi bir bakıyorsunuz ki; kartel medyasının kuponcu çarkında yıldızcıklar üretilmiş! Eskiden basında gazeteci yetiştirilirdi, üretilmezdi. Şimdi üretim yapılıyor, yıldızlaştırılıyorlar, binlerce dolar maaşlar alıyorlar, milyon dolarlar transer olarak ödeniyor bu üretilmiş yıldızcıklara.. Ne acıdır ki; kamuoyu da bu imalat yıldızcıkları gazeteci falan zannediyor.

Türkiye, ABD ve de AB hop oturup hop kalkıyor; "Basın susturulmak isteniyor" diye! Hadi Türkiye'yi anladık da ABD ile AB'ye ne oluyor? Gözaltına alınan ya da tutuklanan gazeteciler ABD ya da AB'nin gazetecileri mi, onlara ne oluyor!

Türkiye'de gazeteciler faili meçhul cinayetlerde yaşamlarını yitirmedi mi, Türkiye'de sinema filmleri, heykeller, kitaplar sansürlenip yok edilmediler mi? O günlerde bile sesi çıkmayan ABD ve AB'den bugün neden nasırlarına basılmışçasına feryatlar yükseliyor, geçtiğimiz günlerde "Onların bildiği, bizlerin bilmediği bir şey mi var?" diyen de oldu haklı olarak.

Gazeteci gizli servislerle halvet olursa eğer, yıldızı parlatılır, henüz ham haldeyken ilahlaştırılır ve sonra da kullanım süresi sona erer. Bu kaçınılmaz gerçeği öğrenmemiş olanlara gazeteci denilmiyor ne yazık ki..

Bir gazete patronu bir gazeteciye neden binlerce dolar maaş öder de diğer çalışanları kaçak işçi olarak (sigortasız) ya da telifli olarak çalıştırır?

Bir gazeteci neden çelik yelek, zırhlı araba ve korumalarla dolaşır?

Neden olayların içinde sıcak haberin peşindeki muhabirlere, kameramanlara koruma tahsis edilmez, çelik yelek giydirilmez, zırhlı araç verilmez? Dayağı yiyen, gazı yutan, itilip kakılan onlar değil mi?..

Güvenlik önlemleriyle donatılmış bir binada görev yapanlar çelik yelekli, zırhlı araçlı, silahlı da haberi yerinde tespit eden muhabirler neden açıkta?..

Biz de girdik o zindanlara, üstelik 2001'de en ağır işkenceden geçirilerek. Bugün gözyaşı döken arkadaşların sağolsunlar bizim için gözleri bile yaşarmamıştı.. Şimdi ne oluyor? Bırakın hukuk işlesin, masumlar nasıl olsa kendilerini savunup aklayacaklardır. Tanrı, masumu korur.

Türkiye, artık başka yemeklerin tadına bakmak istiyor.. Her gün kuru fasulye yemekten çoktan bıktı..

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük