Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Geçmiş ve geleceğin kilit taşı

info@haberdukkani.com 18 Şubat 2018 Pazar

Evreni oluşturan elementlerin değişmez bir sayıda olması; geçmişin de geleceğin de kilit taşı.. Evrende mekan sonsuz, elementler ise değişmez bir sayıda... Çok özet bir ifadeyle evrende  geçmiş ile geleceğin sonsuz kopyaları dolaşıp duruyor. Fabrikadan yeni çıkmış bir jilet kadar keskin değil mi? Eh işte buna da bilim deniliyor.

İnsanlık sahnesinden giderek kayboluyor düz yazı anlatımları hem de ne kadar damıtılmış olurlarsa olsunlar.. Yazmak uğraşı artık arkaik bir hobiden ibaret; yazdıklarının ne belgesel ne de bilimsel hiçbir değeri olmadığının farkında değil henüz "köşe yazarları" onlar hala önemli şahsiyetler olduklarına inanıyorlar. Kendi açılarından haklılık payları yok da değil. Ne var ki bu gerçeği kavrayabilmek için de yaşanılan çağın farkına varabilmek gerekiyor. Çoğu zaman entellektüel birikimler çağı kavramaya yeterli gelmiyor.Toplumsal değişimlerin gerçek boyutlarını tam olarak kavrayabilmek her kula nasip olmuyor.

Yoksullar ile zenginler zeytinyağı ile su gibi birbirlerinden çok belirgin biçimde kopuktular tarih boyunca ama bu bile değişeli epey bir zaman oldu. Şimdi zenginler ile yoksullar aynı mekanlarda hepbirlikte tatil yapıyorlar.

Toplumlar sisli sabahlar gibidir. Sabahın aydınlığını görürsünüz ama henüz tam olarak dağılmamış sis yüzünden gözünüz ne kadar keskin olursa olsun güneşi göremezsiniz. Günümüz dünyasında zenginler ile yoksullar interneti birlikte kullanıyorlar.

Kent kütüphaneleri ile kitaplarının tarihsel önemi dışında bir değeri kalmadı. Dileyen bilgisayar tuşlarına dokunarak uluslararası bilgi bankalarından hertürlü bilgiye çok rahat ulaşabiliyor.

Sendika ağaları "emekçi sınıfı"nı zemin kılarak saltanat dükalıkları kuramıyorlar artık, çünkü kol gücünün üretimde payı çok düşük ve neredeyse sıfırlanmak üzere..Emekçi sınıfı tarihe karışırken yepyeni meslekler yepyeni uzmanlık alanları ve yepyeni gelişmeler gerçekleşiyor.

Sermaye/emek çatışmasının yerini bilen/bilmeyen çatışması aldığından refah çıtası hızla yukarıya doğru yükseliyor. Refah çıtasına bilen erişiyor, sermayesi olsa dahi bilemeyenler ise çıtanın altında bir yaşam sürdürmek durumunda kalıyorlar.

Günümüzde yaşam koşulları kolayca değişse de kültür koşullanmaları kolayca değişemiyor.

Refahı sağlayacağı düşünülen kalkınma planları yerine gelişme planları hazırlanıp uygulamaya konuluyor. Uzun sözün kısası insanlık üreticilikten yaratıcılığa geçiş yaptı.. Bakmayın siz burunlarından kıl aldırmayıp şişindikçe şişinen köşe yazarlarının bıkıp usanmadan ve yıllardır temcit pilavı gibi kalkınmanın üretimden geçtiği masalını tekrarlayıp durduklarına.. Bi-çareler henüz çağımızı kavrayabilmiş değiller. Genç kuşaklar bu durumun farkında oldukları içindir ki okumuyorlar hiçbirisinin yazdıklarını..

Uzayın sonsuzluğunda canlının bakteri düzeyinde canlı tutulduğu göktaşlarıyla gezegenlere ineceği, uygun ortama kavuşan bakterilerin 5 milyar yıllık bir süreç sonucunda oluşturacakları canlı varlıkların bin yıldan kısa bir süreçte yerküreye egemen olacakları ve bizim bildiğimiz insanlarla hiçbir ilgisi olmayan "yeni dönem canlıları"nın var olabileceğini söylüyor bilim..

Ajda Pekkan da bir genç kız edasıyla "Kimler geldi, kimler geçti" şarkısını söylüyor hâlâ...

Her kim ki, anılarını anlatıyorsa o kişi yaşlı, her kim ki düşlerini anlatıyorsa o kişi gençtir.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük