
Yasama, yargı ve yürütme..
Demokrasilerde üç ayrı güç.
Hiçbiri, aralarında biri diğerinin üzerinde, daha baskın değil ama.. Simgesi gibi adaletin, dengede..
Birbirine müdahale etmeyen, "kuvvetler ayrılığı" prensibine dayalı bir sistemler bütünlüğü düşünülmüş..
Bu güvence, net olarak teminat altına alınmak istenmiş, bu çok açık..
Hattâ, birbirinin üstünde olmasının engel olunması düşünülen bu sistemde, bu sistematiğin ve mevcut güvencenin değiştirilmesinin teklif edilmesi bile önlenmiş..
Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren böylesi bir düzenlenmenin elbette ki, mantıklı da açıklaması var:
Yasa yapıcılar, elbette ki, tüm gelişkin demokrasilerin Anayasalarını inceledikten sonra bu kararı almışlar.
Günümüzde şu yapılmak istenen şey nedir?
Yargıtay emekli Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun ifadesiyle; "Şimdi kuvvetler ayrılığı ilkesi çiğnenmeye, yok edilmeye çalışılıyor. Bu çiğneme çabası, bir sakınca görülmeyen sistem haline getirilmeye çalışılıyor."
Kanadoğlu, yapılanların tek merkezli, sistematik ve belli bir ideolojinin ürünü olduğu savını her zaman, her yerde dile getiriken, net olarak ortaya çıkan gerçeğin "yargının reformu" adı altında, aslında ard niyetli, "yargının kuşatılmışlığı"nın o ardında yatan tuzağı işaret ediyor bizlere..
Varsayalım ki, hazırlandığı ve istenildiği haliyle geçirildi..
Peki, ya bir adım sonrası, ya daha sonrası?
Yanıtı tarihte yatıyor bu sorunun: TEOKRASİ, çok değil, iki adım sonrası..
Bu hassas konu, "deneme-yanılma" yöntemiyle çözülebilecek basit bir konu mudur ki?
"Bekle ve gör politikası" güdülebilir mi bu denli kritik bir meselede?
Evet doğrudur özde, Anayasa değişikliğine mutlak gereksinim vardır.
Hem de 12 Eylül 1981'den bu yana..
Fakat, şu an buna zemin müsait midir? Şu sırada koşullar, yer ve zamanlama acaba uygun, doğru mudur?
Sırf AB istiyor diye, sırf Sam amcaları istedi diye, sıraya konulmuştu, eh şimdi yeri gelmiştir denilerek, niçin bunca acelecilik?
Bu işin özümsenmeden, iktidar + muhalefet kanallarının konsensusus oluşmadan, konunun gerçek uzmanların görüşleri bile tam anlamıyla, doğru düzgün alınmadan bu "oldubittici" hava neden?
Anlayamadıkları, ya da anlatamadığmğz şudur; tek yönlü teşhis ve tedavi olanak dışı..
Konsültasyon gerek!!
Anladığımız kadarıyla Türk milletine yabancı patentli bir ilacın drajeleri verilmek istenmektedir.
Bir hap yutturulmaya çalışılıyor görüntüsü hâkim bugün.
O hapın organizma üzerinde oluşturabileceği olası komplikasyonlar ise tamamen belirsiz..
*
Ünlü yönetmen Milos Forman'ın 1975 yılında çektiği, "Guguk Kuşu" adlı sinema yapıtında, başrolünü Jack Nicholson'ın oynadığı Randle P.McMurphy karakteri hiç gitmez gözümün önünden..
Kanımca, milletimiz de sessiz sağduyusu sayesinde o komplikasyonları şimdiden farkedebilmektedir.
O hapı yutmayacak ve büyük olasılıkla yere tükürüp atacaktır. Dileğimiz budur!
Tıpkı deli gömleği giydirilmiş ve kendisine dayatılan sistemi reddettikçe sürekli acımasız şekilde elektroşoklanan zeki, sıradışı Randle P.McMurphy karakteri gibi..
Esen kalınız..
Ali B. HASDEMİR
*Dip NOT:
Bu arada, "Nereden de aklına geldi şimdi, niçin Guguk Kuşu" diye düşünebilirsiniz?
Hukuk'u, "guguk" sananaların, üstelik de uygulamaya kalkışanların kulağına küpe ola..
Ayrıca, eğer söz konusu filmi izlemediyseler, arşivlerden bir an önce edinip mutlaka izlemeliler deriz.. Özellikle pencerelerin demirini kırarak özgürlüğe adım atış olan muhteşem final sahnesini defalarca izlesinler!! Herkese mutlu, umutlu ve güneşli günlerdir dileğim..
TÜM YAZILARI
- Duygularını mas etmiş, muktedir kadın: Kösem Sultan (21 Kasım 2015 Cumartesi)
- Üçüncü perde (09 Eylül 2015 Çarsamba)
- Ve şifremiz çözüldü; 'Dayanışma' (23 Temmuz 2015 Perşembe)
- Emperyalizmin geçmişi ya da mâkuz talihi (04 Haziran 2015 Perşembe)
- Muhafazakâr..! (03 Haziran 2015 Çarsamba)
- Almanya'nın 'Anayasay'ı Koruma Örgütü' (26 Şubat 2015 Perşembe)
- Direnç kırıcıları (22 Ocak 2015 Perşembe)
- Soğuk Duş... (15 Ocak 2015 Perşembe)
- Ekonomi tıkır mıkır (10 Ocak 2015 Cumartesi)
- Emperyalin oyunu (24 Aralık 2014 Çarsamba)
- Emperyalizmin zokası ve altın vuruşumuz (27 Ekim 2014 Pazartesi)
- Kaybolup gitmeden kuşlar... (09 Ekim 2014 Perşembe)
- Körler ve sağırlar (12 Nisan 2014 Cumartesi)
- Muhalif duruş revizyona muhtaç (11 Nisan 2014 Cuma)
- Zehirli gıdalar (10 Şubat 2014 Pazartesi)
- Bumerang..! (08 Ocak 2014 Çarsamba)
- Süper güç, süper sona yaklaştı (08 Aralık 2013 Pazar)
- Issızlık ve Sığlık (20 Kasım 2013 Çarsamba)
- Büyük resmi görebilmek, büyük plânı anlamak demek.. (22 Ekim 2013 Salı)
- Eş_Şek Analizi: Aslımızdan Kurtulmalıyız..!! (20 Ekim 2013 Pazar)
- Dizi Dizi İnciler.. Hadi Size İyi Uykular.. (18 Ekim 2013 Cuma)
- Doğa adına suç duyurusu (03 Ekim 2013 Perşembe)
- Hugo Chavez’in ardından.. (28 Eylül 2013 Cumartesi)
- İntihar Olaylarındaki Trajik Artış! (11 Eylül 2013 Çarsamba)
- Ülkemde evlilikle ilgili çarpıcı gerçekler (23 Ağustos 2012 Perşembe)
- Dizi dizi inciler, tatlı rüyalar (12 Ağustos 2012 Pazar)
- Yaşamın kıyısından bir sabah (09 Ağustos 2012 Perşembe)
- Sütü bozukluk...! (27 Temmuz 2012 Cuma)
- KATA_KULİ (11 Mayıs 2012 Cuma)
- "Eş_şek analizi: "Aslımızdan kurtulmalıyız!!" (18 Nisan 2012 Çarsamba)
- Dostum Topaç (05 Mart 2012 Pazartesi)
- Tarım tarumar ve yaban ellere teslim (27 Şubat 2012 Pazartesi)
- Doğa adına suç duyurusu (15 Şubat 2012 Çarsamba)
- Dizi emekçilerinin suçu ne? (15 Ocak 2012 Pazar)
- NO WAY..!! (17 Aralık 2011 Cumartesi)
- Yeni Dünya sömürü düzeneği (28 Kasım 2011 Pazartesi)
- Kendi kendini kerten-kele, kendi kendisini tüketirken Türkiye (25 Haziran 2011 Cumartesi)
- Kendisini tüketen Türkiye (11 Mayıs 2011 Çarsamba)
- "Bin Ladin gider, bir Ladin daha itinayla getirilir" (05 Mayıs 2011 Perşembe)
- MateryalİSTANBUL.. (30 Nisan 2011 Cumartesi)
- Psikolojik harekat bir yana, asıl tehlike biyolojik harekatta..!! (22 Nisan 2011 Cuma)
- Dizi dizi inciler hadi size iyi uykular (10 Nisan 2011 Pazar)
- Büyük resmi görebilmek, büyük planı anlamak demek.. (26 Mart 2011 Cumartesi)
- Yaşasın.. Bizim de Fukuşima'larımız olceek!! (18 Mart 2011 Cuma)
- Kuşlar kaybolup gitmeden (05 Mart 2011 Cumartesi)
- Dert çokk.. Derman yok!! (10 Şubat 2011 Perşembe)
- "Mutsuzlar cenneti"nden.. (06 Şubat 2011 Pazar)
- Organize korku imparatorluğu (07 Kasım 2010 Pazar)
- Teknoloji bile kirletilmedi mi? (06 Kasım 2010 Cumartesi)
- Hastalıklı sağlık sistemimiz (01 Eylül 2010 Çarsamba)
- Ne zamana kadar gizleyebilirsiniz ki gerçeği? (16 Temmuz 2010 Cuma)
- Karadeniz ''şantiye'' bölgesi (14 Temmuz 2010 Çarsamba)
- "Aşk-ı vatan" (29 Haziran 2010 Salı)
- CHP'nin yeni MYK üyelerinden doğal beklentiler (28 Haziran 2010 Pazartesi)
- SOL'un temel sorunu (17 Mayıs 2010 Pazartesi)
- Teknolojik işsizlik (16 Mayıs 2010 Pazar)
- Zaman paradoksumuz (10 Mart 2010 Çarsamba)
- Türkan Saylanlara neden ihtiyacımız var? (08 Mart 2010 Pazartesi)
- İntihar olaylarındaki trajik artış (24 Şubat 2010 Çarsamba)
- Domuz ekonomisi (27 Ocak 2010 Çarsamba)
- Genç yaşlılarımız… (23 Ocak 2010 Cumartesi)