Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Hazır aklıma gelmişken...

info@haberdukkani.com 11 Nisan 2011 Pazartesi

Ben bir haber yaptım, bütün medya bu habere balıklama daldı! Günlerce hatta  abartısız aylarca Manşetlerine ve Ana Haber bültenlerine taşıdı. Benim için doğal bir habercilik başarısıydı sadece..

Bir dergi hazırlayıp önemli habeler yayınladım, bütün medya organlarına kurye ile gönderdim, hiç kimse görmedi!

Hazırladığım dergiyi gazete bayileri vitrinlerine koymak yerine tezgah altına gizledi, satın almak isteyen okurlara da "Bizde böyle bir dergi yok" denildi!

Üç roman yazdım sansür toplatıp yaktı, bugün korku ve baskıdan yaka silken özgürlükçü, demokrasi havarisi kesilen medyanın gıkı bile çıkmadı!

TBMM Araştırma Komisyonları'na yazılı başvurularda bulundum, başvurularımın bir suretini medyanın haber merkezlerine faksladım, hiçbir yayın organı haberlerinde yer vermedi!

Susurluk Skandalı, Uğur Mumcu cinayeti, Faili Meçhul Cinayetler Zinciri hakkında haberler yayınladım hiçbir medya kuruluşu görmedi!

Mütevazi bir dergi yayınlıyordum ki; ikinci sayısını dağıtıma verdikten hemen sonra, kapımda ses bombası patladı, medya bunu da görmedi! Üçüncü sayısında dağıtımı yapan şirketin patronu Mehmet Ali Ilıcak, sözleşmemiz olmasına karşın, tek taraflı olarak ve hiçbir gerekçe göstermeksizin dergiyi dağıtmama kararı aldı! Battım ve yıllarca hiçbir medya kuruluşunda işe alınmadım. İşsizliğe ve aşsızlığa mahkum edilmemi sağlayan ne idi? Ben, neden dışlanıp "ambargo"landım? Benim hakkımda neden asılsız karalama haberler yayınlayıp üstelik de yatağınızda rahat bir uyku uyuyabildiniz? Size bütün bunları yaptırtan yalnızca patronunuzdan aldığınız "maaşlarınız" mıydı?

Necip Türk basınının onca emek verip hazırladığım haberler arasında görüp yayınladığı ve baş tacı ettiği haber hangisiydi? Hatırlayacaksınız; kendisini şeyh ilan edip inançlı insanlarımızı dolandıran Ali kalkancı haberini bütün medya gördü. Türkiye'de ne kadar namdar gazeteci varsa hepsi kapımı aşındırdı; canlı yayın araçları günlerce kapımda sabahladı.

Bu bilmecedeki soru şu:
Medya kimden ya da hangi karanlık güçlerden emir almıştı ki; onca çaba arasında yalnızca sahte şeyh Ali Kalkancı haberimi görmüştü? Neden diğer çabalarım ve emeklerim görmezden gelinmişti? Diğer çabalarım Kalkancı'nın basit dolandırıcılık girişimlerinin sergilenmesinin yanında mukayese kabul edilmeyecek kadar çok daha önemli değiller miydi?

Susurluk Skandalı'nın ardından hakim medya organlarında köşe başlarını tutmuş ne kadar gazeteci varsa birer birer kitap yayınladı Susurluk hakkında.. Kitap yazdım demek için olsa gerek. Peki, ama neden hiç birisi, TBMM Susurluk komisyon Raporu'nda yer alan bulgularıma kitaplarında yer vermediler, duyulmasını istemedikleri şey neydi? Bugün o bulguları önemsediklerini ileri süren gazeteciler, ekran ekran dolaşıyorlar, o günlerde neden görüp de Susurluk hakkında kaleme aldıkları kitaplarında yer vermediler? Neydi onlara Komisyon Raporu'nda yer alıp var olanı göstermeyen?

Hani sizler Gladio'ya, darbelere, cuntalara, faili meçhul cinayetlere karşıydınız; demokrasiden yanaydınız ya.. O günlerde cesaretinizi kaybedip, dilinizi mi yutmuştunuz, acaba ne olmuştu?

Hiç kimse demokrasi yandaşlığı ve darbe karşıtlığından dem vurmasın. Bırakın bu işleri, çekilin bir kenara da yeni yetişen gençler adam gibi gazetecilik yapsın.

Size de izlemek düşsün.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük