
HIRİSTİYAN DÜNYASINDA MEZHEPLER BİRLEŞİRKEN; MÜSLÜMAN DÜNYASINDA MEZHEP ÇATIŞMALARI ŞİDDETLENEREK ARTIYOR
Vatikan'da (Roma) mukim Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 16. Benedikt, 8 sene önce İstanbul'da mukim Ortodoks dünyasının ruhani lideri Patrik 1. Bartholomeos' u resmi ziyareti sırasında iki kilisenin birleştirilmesi yönünde ilk adımı atmışlardı. Roma İmparatorluğunun MS. 395 de Batı Roma ve Doğu Roma olarak ikiye bölünmesinden sonra, MS. 1054 te Batı Kilisesi ile Doğu Kilisesinin birbirlerini karşılıklı aforoz ederek ayrılmalarını müteakip Latin-Cermen ağırlıklı halklardan oluşan Katolikler dini merkez olarak Roma'da mukim Vatikan'ı seçerken; Slav-Grek ağırlıklı halklardan oluşan Ortodokslar da Doğu Roma'nın başkenti Constantinapolis'i (İstanbul) merkez olarak benimsemişlerdi.
1204 yılında başlayan 4. Haçlı seferi sırasında Latin Katolik Haçlılar Kutsal Toprakları yani Kudüs ve çevresini Müslümanlardan geri almak için sefere çıkmışlar; önce İstanbul' a ( Constantinapolis ) uğrayıp savaşa girmeden mola verip bir yandan da yiyecek ve teçhizat ikmali yapmayı planlamışken; şehrin güzelliği ve zenginliği karşısında Kudüs'e gitmekten vazgeçip, İstanbul'da kalmaya karar vermişler ve Ortodoks Bizans ( Doğu Roma ) İmparatorluğunu yıkıp yerine Katolik Batı Roma' nın mirasına sahip çıkarak bir Latin Krallığı kurmuşlardır. İstanbul'daki Latin Krallığı 1204-1261 yılları arasında 57 yıl sürmüş; bu süre zarfında 1 milyon olan İstanbul'un nüfusu yağma, katliam, tecavüz ve kaçışlarla 30 bine düşmüş, İstanbul'un bütün zenginlikleri Latinler tarafından yağmalanarak İtalya, Fransa ve Almanya'ya götürülmüştür. Balat'taki Aya Vlaherna (Panagia) Kilisesinin altın kapıları ve Hipodromdaki (bugünkü Sultanahmet Meydanı) aslan heykelleri de bu yağma ve talandan nasibini almış ve sökülerek Venedik' e götürülmüşlerdir. Bu dönemde daha önce Kudüs'ten getirilen ve ilk Hıristiyan azizlerine ait olan kutsal kemikler de İstanbul'dan Vatikan'a götürülüp orada sergilenmeye başlanmıştır. Batı Kilisesi (Katolik) ile Doğu Kilisesi (Ortodoks) arası ilişkiler o tarihten Hz. İsa'nın doğumunun 2000. Yıldönümüne kadar düşmanca olmuştur. Yeni milenyumda 2 Kilise arasındaki buzların çözülüp, düşmanlığın sona erdirilmesi çalışmaları başlatılmıştır.
Bu kapsamda Papa 16. Benedikt 2006 da Doğu Kilisesinin merkezi İstanbul'u resmi ziyareti sırasında Ortodokslardan özür dilemiş ve 800 yıl önce İstanbul'dan çalınarak Vatikan'a götürülen Hıristiyan azizlerinin kutsal sayılan kemiklerini Patrik I. Bartholomeos' a iade etmiştir. Hıristiyan dünyasının 2 büyük mezhebi olan 1,2 milyar nüfuslu Katolik alemi ile 35o milyon nüfuslu Ortodoks alemi böylece 800 yıl sonra İstanbul' da barışmışlar ve birleşmenin ilk adımlarını atmışlardı. Geçen hafta Vatikan Devlet Başkanı olarak siyasi hüviyeti ile Ankara'yı ziyaret edip Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından en değerli yabancı devlet adamlarına uygulanan A tipi Protokol ve 21 pare top atışıyla karşılanan yeni Papa Francisco sonraki 2 gün de İstanbul'da Katolik aleminin ruhani lideri olarak dini hüviyeti ile karşılanmış; Sultanahmet Cami ile Ortodoks ve Katolik kiliselerini ziyaret etmiş hepsinde dua ederek kiliselerde ayin yönetmiş ve iştirak etmiştir.
Papa Francisco'nun geçen haftaki İstanbul ziyareti sırasında Patrik I. Bartholomeos' la; Kardinaller ve Metropolitler arasında teknik düzeyde uzun süredir üzerinde çalışılan metni imzalayıp ortak bir açıklama yaparak 2 kilise arasındaki birleşme çabalarına resmiyet kazandırmışlardır. Son İstanbul toplantısı ile tarihteki İznik ve Kadıköy Konsül toplantılarında da olduğu gibi, Hıristiyanlık bir kez daha Anadolu topraklarında uzlaşmıştır.
Ancak Katolik-Ortodoks ve sonradan zuhur eden Protestanlık mezhepleri barışıp birlikte çalışırken Müslümanlığın 2 ana mezhebi olan Sünnilik ve Şiilik arasındaki uçurum hızla açılmakta, Irak-Suriye-Lübnan, Mısır, Bahreyn ve hatta Türkiye'de mezhepsel çatışmalar şiddetini giderek artırmaktadır.
3 Mart 1924 tarihinde TBMM tarafından ilga edilen Hilafet makamını hukuken elinde bulunduran Türkiye ve Anadolu toprakları; Hıristiyan mezheplerini barıştırdığı gibi İslamiyeti de tek kurumsal yapı altında birleştirebilecek yegane devlettir. Türkiye üzerine düşen bu tarihi görevi muhakkak yapmalı ve 1,5 milyar nüfuslu İslam dünyasına sürekli barış ve huzur ortamını sağlamalıdır. Türkiye'den başka bunu yapabilecek güç yoktur.
TÜM YAZILARI
- Balfour Deklarasyonu'ndan Trump Deklarasyonu'na... (03 Ocak 2018 Çarsamba)
- 2017 de Türk Dış Politikası (20 Ocak 2017 Cuma)
- TÜRKİYE VE BATI (10 Aralık 2016 Cumartesi)
- Demokratik Düzene Karşı Darbeler/ Darbe Girişimleri ile ilgili Siyasi ve Hukuki Kavramların Tanımlanması (28 Ekim 2016 Cuma)
- Son 2 ayda iç ve dış poitikada köklü değişimlerin sonuçları (14 Temmuz 2016 Perşembe)
- Sykes-Picont Anlaşması'nın 110. yılında Fransa'nın Yeni Ortadoğu Hamlesi Ve Bölgenin Geleceği (13 Mayıs 2016 Cuma)
- Küresel ticaret ve rekabet (16 Nisan 2016 Cumartesi)
- Türkiye-AB Mülteci Anlaşması ve AB’ye tam üyelik yolunda gümrük birliğinin derinleştirilmesi (28 Mart 2016 Pazartesi)
- Rus tehdit, ihlal ve ambargoları karşısında AB ile NATO'nun mükellefiyetleri (03 Şubat 2016 Çarsamba)
- Kıbrıs'ta Türk kültürel varlığı ve Türk kimliği'nin yaşatılması (06 Ocak 2016 Çarsamba)
- 21. yüzyılda uluslararası ilişkiler (08 Eylül 2015 Salı)
- AKP’nin akıbeti ANAP gibi mi olacak? (17 Haziran 2015 Çarsamba)
- KKTC'de yeni dönem ve Türkiye-Kıbrıs-AB ilişkilerinin geleceği (04 Mayıs 2015 Pazartesi)
- Dünya ekonomisi Türkiye ve yeni ekonomik model (31 Mart 2015 Salı)
- Süleyman Şah Türbesi Operasyonu (28 Şubat 2015 Cumartesi)
- Çözüm yutturmacası hızla çözülürken (06 Kasım 2014 Perşembe)
- Dünya gerçekten 5'ten büyük mü? (30 Eylül 2014 Salı)
- Yeni hükümetin dış politikası AB öncelikli mi olacak? (10 Eylül 2014 Çarsamba)