
Hollanda'da tartışılan konu: Dikastocratie.
Hukuk devleti mi, hakimler devleti mi?
Hollanda'da bir yığın politikacı ve hukuk uzmanının günlerdir tartıştıkları konu, Yunanca'dan gelme, dikastḗs (hakimler) ve kratein (yönetim) sözcüklerinden oluşan 'Dikastocratie' konusudur.
Politik bir filozofi terimi olan bu söz, 'Hakimler ile yönet' anlamını taşıyor. Yani burada söz konusu olan ne demokrasi, ne de diktatörlük.
İşte, son günlerde Hollanda'daki politikacılar ve hukuk uzmanları, 'Hollanda Dikastocratie ülkesi mi oldu? Yani Hollanda bir hukuk devleti midir, yoksa hakimler devleti mi?' sorularını tartışıyorlar. Bu söylem Hollandaca dilinde güzel oturuyor:
Tartışma, 'Rechtsstaat' mı (Hukuk devleti mi) yoksa 'Rechtersstaat' mı (Hakimler devleti mi) şeklinde sürüyor.
Tartışanlar içinde o kadar ünlü isim var ki, bunları sıralayarak başınızı ağırtmanın bir anlamı yok. Bu tartışmaya neden olayları da sıralamama gerek yok.
Anlatmak istediğim, Hollanda gibi, medeniyetin beşiği sayılan demokratik bir ülkede bunlar oluyorsa, varın artık diğer ülkelerde nelerin olabileceğini...
Hollanda'da gündemde en çok yer alan konu, tabii ki tüm dünyada olduğu gibi korona virüsü.
Yasaklar arasına Cuma namazları da girdi.
Herkesin yazdığı bu konuya ben girmeyeceğim.
Bizi de ilgilendiren ve gündemi meşgul eden konular arasında göçmen ve sığınmacı sorunu ile Türkler'e de uygulanmaya çalışılan uyum kursları ve sınavı konuları yer alıyor. Bu konularda Hollandalılar ile hemfikir olmadığımız pek çok nokta var. Bunları dilimizin döndüğü kadar belirtiyoruz. Ama ne var ki, bazılarımız o kadar katı ve tutucu ki, yapılan jestleri görmezden geliyorlar.
Sığınmacılar konusunda gerçekleri yazan ve Yunanistan'ı suçlayan yazar Carolijn Vos'un anlattıklarını yayınladığım zaman, bazılarımızdan gelen tepki şuydu: 'Amaaaan, akılları şimdi mi başlarına geldi?'.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki 6 milyar euroluk anlaşmanın mimarı olan Avusturyalı Gerald Knaus'un, Hollanda TV ekranlarına çıkıp, program sunucularının iyi niyetli olmayan tüm girişimlerine rağmen, Erdoğan için 'Bu konuda çok haklı' damgasını vurdu ve Avrupa Birliği tarafından Türkiye'ye gönderilen paraların nerelere harcanmış olduğunu tek tek anlattıktan sonra, 'Avrupa Birliği, anlaşmanın devamını getirmeli ve bundan sonra harcanacak olan paraları da Türkiye'ye vermeli' dedi. Avrupa Birliği'nin, Türkiye'ye göçmen konusunda kabadayılık yapacak güçte olmadığını belirten Knaus, Program sunucusunun, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Ursuyla von der Leyen'in, sınırdaki göçmenleri püskürttükleri için Yunanistan'ı öven ve kahraman ilan eden açıklamasını nasıl bulduğunu sorması üzerine, Gerald Knaus şu cevabı verdi:
Yunanistan'ı desteklemek de neymiş? Sınırdakiler silahlı bir düşman ordusu mu? Sınırdakiler sadece ve sadece güçsüz göçmenlerdir ki, bunların tamamının kabul edilmesi gerekir. Göçmen sorununu hâlâ anlayamayan Avrupa ülkelerinin, Türkiye ile samimi ilişkiler içine girmesi gerektiğini belirten Knaus, 'Aksi takdirde göçmen sorunu faciayla sonuçlanabilir' dedi.
Bizim için çok önemli olan bu açıklamayı yayınladıktan sonra da, 'Amaaan bunlar zaten hep böyle, sıkıştıkları zaman sinerler' gibisinden yanıtlar geldi.
Ankara'da Hollandalı bir Bakan, Atatürk'ümüzü ziyaret etti, çelenk bıraktı ve saygı duruşunda bulundu. 'İşte dostluk budur' diye yazdığım zaman, 'Düşmandan dost olmaz' şeklinde tepkiler geldi.
Yani, yapılan jestleri bile takdir edemeyenlerimiz var.
Bu ayki bültenimdeki en son yazının başlığı, 'İyi ki varsınnız facebok, twitter, instagram, ve whatsapp. İyi tanıdığımızı zannettiklerimizin gerçek yüzlerini görüyoruz' şeklinde.
O yazıdan bir paragrafı ekleyerek yorumumu tamamlıyorum.
Sosyal medya sayesinde, yıllardır birlikte yaşadığımız bazı arkadaş ve tanıdıklarımızın gerçek yüzlerini görmüş oluyoruz. Sosyal medyayı kullandıkça kendilerini fenomen olarak görmeye başlayan bu insanlar, bilmedikleri konulara da maydanoz oluyorlar. Sosyal medya olmadan önce, köşelerinde kedi gibi oturanlar, şimdilerde kendilerini 'Büyük yorumcu' olarak görüyorlar.
Her şeyi nasıl da biliyorlar. Depremde 'arkeolog', hastalıkta 'doktor', savaşta 'komutan', futbolda 'teknik direktör' ve siyasette 'siyaset bilimci' oluyorlar.
Bugün facebook'a giriş yaptım. Bir tanıdığımın ismini tam dört ayrı konuda yorum ve eleştiri yaparken gördüm. Kendisine yanıt verenleri de nasıl azarladığını ve hatta hakaret ettiğini gördüm.
Pes vallahi !
TÜM YAZILARI
- Hollanda'da sahte mülteciseverlik (16 Nisan 2022 Cumartesi)
- Konuşma ahlâkından yoksun kişiler neden revaçta? (13 Şubat 2022 Pazar)
- Noel Baba hakkında bilmediklerimiz (13 Ocak 2022 Perşembe)
- Sefarad sergisi (17 Kasım 2021 Çarsamba)
- Kripto para gerçeği (24 Nisan 2021 Cumartesi)
- Yine Haçlı ruhu! (04 Mayıs 2020 Pazartesi)
- Salgın hastalığı ilmi ve dini açıdan yorumlamak (08 Nisan 2020 Çarsamba)
- Umutla girdiğimiz 2020 yılı hayal kırıklığı yaratmaz inşallah! (14 Şubat 2020 Cuma)
- Kim ne derse desin, Avrupalı koyun gibi, Türk tilki gibi ! (29 Ocak 2020 Çarsamba)
- En büyük eksiğimiz Lobi faaliyeti ve siyaset (27 Aralık 2019 Cuma)
- Yazamadı (!) (04 Aralık 2019 Çarsamba)
- Olaylara Türkiye’den ve yurtdışından bakış farkı (01 Kasım 2019 Cuma)
- Hollanda Selefilik ile Çalkalanıyor (16 Eylül 2019 Pazartesi)
- Turizmde şımarıyoruz; önlem alınmazsa, turizmimiz çöküşe geçer (31 Ağustos 2019 Cumartesi)
- Her şey olması gerektiği gibi olur inşallah! (26 Haziran 2019 Çarsamba)
- Düşünemiyorum, yazamıyorum, zira yazma şevkim kırıldı (21 Mayıs 2019 Salı)
- İlticacıların, sorunlarını sığındıkları ülkeye taşımamaları isteniyor (12 Şubat 2019 Salı)
- Sosyal medya canavarı... (11 Ocak 2019 Cuma)
- Torpilli olmanın, zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz (21 Aralık 2018 Cuma)
- Adab-ı muaşeret (Görgü kuralları) (31 Ekim 2018 Çarsamba)
- Lozan Antlaşması, iki kutup arasında değişik değerlendiriliyor ama... (17 Ağustos 2018 Cuma)
- Erdal İnönü 92 yıl önce doğmuştu (03 Temmuz 2018 Salı)
- Yeni yıla girerken (27 Aralık 2017 Çarsamba)
- 50 Yıl önce sokaktaki, 'Hemşehrim nerelisin' deyişi özlüyorum (31 Mart 2017 Cuma)
- İçtimai duruma göre hareket etmek... (13 Mart 2017 Pazartesi)
- Aaaah içine tükürdüğüm politika ah! (26 Şubat 2017 Pazar)
- ABD dağılırsa, AB de dağılır (03 Ocak 2017 Salı)
- 1980'leri yeniden yaşıyorum (24 Temmuz 2016 Pazar)
- Türk toplumunun profili değişiyor mu? (30 Haziran 2016 Perşembe)
- Türklüğümü sorgulayanlara (31 Mayıs 2016 Salı)
- Neden kavgacı bir toplum olduk? (30 Nisan 2016 Cumartesi)
- Hollanda'da Türk gazeteciler (!) (14 Mart 2016 Pazartesi)
- Ahmet Çakar'a cevap (10 Ocak 2016 Pazar)
- 2016'ya girerken (04 Ocak 2016 Pazartesi)
- Kalp spazmından ölüyordum! (04 Aralık 2015 Cuma)
- Kendine 'HİÇ' adını yakıştırmış ama, aslında o 'ÇOK' şey... (04 Kasım 2015 Çarsamba)
- Türk Hava Yolları'na hiç yakışmıyor... (18 Ağustos 2015 Salı)
- Süleyman Demirel ile anılar (19 Haziran 2015 Cuma)
- Bosna Felaketi Batı'nın oyunu muydu? (11 Nisan 2015 Cumartesi)
- Türk siyasetindeki komedi (10 Nisan 2015 Cuma)
- Beni megaloman gibi yazmaya zorlayan vurdumduymazlıklar (10 Mart 2015 Salı)
- Önce Türkiye’yi yasa boğan Özgecan (17 Şubat 2015 Salı)