
Son beş yılı daha sonra bir mercek altına almayı ve incelemeyi sürdüreceğiz.. Ancak son beş ay içerisinde tam tamına 375 kişinin düştüğü bunalımdan kurtulabilme adına ne yazık ki çareyi intihar etmekte araması bence epeyce düşündürücü bir sonuç..
Kaotik bir durum, hatta çok da dramatik.. Yaş grubu konusuna ise pek girmeyelim.. Sadece, çoğunlukla gençler arasında daha yaygın demekle yetinelim..
İntihar girişiminde bulunan kişilerin 223'ünün kadın olması ise daha da bir düşündürücü..
Neden?
Uzmanlara bakarsanız, nedenler arasında köyden büyük kentlere göçü, bireysel çatışmaları, kendini yalnız hissetme duygusunu , toplumun duyarsızlığa itilişi ve de aile içi şiddeti gösteriyorlar.
Peki neden çoğunluk kadınlardan oluşuyor?
Kadınlarımızı, kızlarımızı sadece evliliğe yönlendirerek, evliliğin onlar için tek gelecek ve tek kurtuluş olduğunu empoze edersek, evlilikte aradığını bulamayan kadının bunalıma girmesi doğal olarak gözüküyor..
Bu bir kurtuluş mu?
Evlenmeden önce bir umut var çünkü. Aile içi şiddete, baskıya bir ölçüde katlanabiliyorlar.
Evlenip sıkıntılardan kurtulmayı, özgür olmayı, mutlu ve mes'ut olmayı da istiyorlar haklı olarak.. Bir koca hayali kuruyor ve bekliyorlar..
Daha büyük bir umutsuzluk, mutsuzluk ve çoğu kez şiddetle bile karşı karşıya kalıyorlar oysa evlendiklerinde. Kurtarıcı olarak gördükleri sevgilinin ya da kocanın onların yanında olmaması, şiddet uygulaması, korumaya, savunmaya çalışmaması o umutların bitip tükenişii anlamına da geliyor.
O nedenle, evlilik tek gelecek değildir kızlar için. Burada, sözümüz öncelikle anne ve babalara tabii ki..
Nasıl olsa "evlenecektir" diye kız çocuklarını okutmayan, meslek sahibi yapmayan, çalışmasına para kazanmasına engel olan anne ve babalara doğal olarak..
Maddi özgürlüğü olan kadın güçlü kadındır. Kocasının eline bakmak zorunda kalmaz. Kocasının her dediğine boyun eğmek zorunda kalmaz. Ayrılma noktasında olan bir evliliği olanaksızlıklar yüzünden devam ettirmek zorunda kalmaz.
Genç kızları evliliğe yönlendirerek yaşına başına bakmadan hem de bir birey olmasına, kişiliğini bulmasına izin verilmiyor. Sadece ev işlerinden anlaması, evi temizlik, yemek, çalışma üçgen düzeni konusunda çekip çevirebilmesi de evliliğini sürdürecek anlamına gelmiyor. Önemli olan kişiliğini ezdirmeden var olabilmesi, kendi başına yaşayabilmesi, her ortamda kendini savunabilmesi..
Ekonomik sıkıntılar had safhadayken, tek maaşla geçinmenin imkansızlığı ortadayken evleniveriyorlar insanlar.. Hem de şu son ekonomik koşulların yetersizliğine karşın düğün-dernek de yaparak..
Tüm eşyalarını taksitle, kendi bütçelerini aşan büyük borç karşılığı satın alarak! Sonra ise ipin ucu kaçınca, bir türlü ödenemeyen borçlar, biriken kredi taksitleri, yerine getirilemeyen düşler, uğranılan hayal kırıklıkları, borçlardan kurtulamamanın verdiği bunalım, bunalımın yol açtığı şiddet olgusu, geçimsizlik sonrası ne hazin ki intihar..
Oysa ki, bu yüzyılda, kadın ve erkek ayırt etmeksizin öncelikle kendilerini tanımaları ve hayatın zorluklarına direnip tek başına ayakları üzerinde durarak uyum sağlayabilmeleri, yani kendilerini asıl büyük sınavdan geçirmeleri ve hayattan ne istediklerini öğrenmeleri, hedef belirlemeleri, kısacası başarmaları, evliliği öncelikle değil, orta vadeli düşünmeleri daha mantıklı olacaktır.
Çocuklarımızın mutlu olmasını istiyorsak, onlara katkıda bulunmak için öncelikle onların var olabilmesi konusunda yoğun emek vermek zorundayız.. Ve en çok en çok da o güveni..
Esenliklerle..
TÜM YAZILARI
- Duygularını mas etmiş, muktedir kadın: Kösem Sultan (21 Kasım 2015 Cumartesi)
- Üçüncü perde (09 Eylül 2015 Çarsamba)
- Ve şifremiz çözüldü; 'Dayanışma' (23 Temmuz 2015 Perşembe)
- Emperyalizmin geçmişi ya da mâkuz talihi (04 Haziran 2015 Perşembe)
- Muhafazakâr..! (03 Haziran 2015 Çarsamba)
- Almanya'nın 'Anayasay'ı Koruma Örgütü' (26 Şubat 2015 Perşembe)
- Direnç kırıcıları (22 Ocak 2015 Perşembe)
- Soğuk Duş... (15 Ocak 2015 Perşembe)
- Ekonomi tıkır mıkır (10 Ocak 2015 Cumartesi)
- Emperyalin oyunu (24 Aralık 2014 Çarsamba)
- Emperyalizmin zokası ve altın vuruşumuz (27 Ekim 2014 Pazartesi)
- Kaybolup gitmeden kuşlar... (09 Ekim 2014 Perşembe)
- Körler ve sağırlar (12 Nisan 2014 Cumartesi)
- Muhalif duruş revizyona muhtaç (11 Nisan 2014 Cuma)
- Zehirli gıdalar (10 Şubat 2014 Pazartesi)
- Bumerang..! (08 Ocak 2014 Çarsamba)
- Süper güç, süper sona yaklaştı (08 Aralık 2013 Pazar)
- Issızlık ve Sığlık (20 Kasım 2013 Çarsamba)
- Büyük resmi görebilmek, büyük plânı anlamak demek.. (22 Ekim 2013 Salı)
- Eş_Şek Analizi: Aslımızdan Kurtulmalıyız..!! (20 Ekim 2013 Pazar)
- Dizi Dizi İnciler.. Hadi Size İyi Uykular.. (18 Ekim 2013 Cuma)
- Doğa adına suç duyurusu (03 Ekim 2013 Perşembe)
- Hugo Chavez’in ardından.. (28 Eylül 2013 Cumartesi)
- Ülkemde evlilikle ilgili çarpıcı gerçekler (23 Ağustos 2012 Perşembe)
- Dizi dizi inciler, tatlı rüyalar (12 Ağustos 2012 Pazar)
- Yaşamın kıyısından bir sabah (09 Ağustos 2012 Perşembe)
- Sütü bozukluk...! (27 Temmuz 2012 Cuma)
- KATA_KULİ (11 Mayıs 2012 Cuma)
- "Eş_şek analizi: "Aslımızdan kurtulmalıyız!!" (18 Nisan 2012 Çarsamba)
- Dostum Topaç (05 Mart 2012 Pazartesi)
- Tarım tarumar ve yaban ellere teslim (27 Şubat 2012 Pazartesi)
- Doğa adına suç duyurusu (15 Şubat 2012 Çarsamba)
- Dizi emekçilerinin suçu ne? (15 Ocak 2012 Pazar)
- NO WAY..!! (17 Aralık 2011 Cumartesi)
- Yeni Dünya sömürü düzeneği (28 Kasım 2011 Pazartesi)
- Kendi kendini kerten-kele, kendi kendisini tüketirken Türkiye (25 Haziran 2011 Cumartesi)
- Kendisini tüketen Türkiye (11 Mayıs 2011 Çarsamba)
- "Bin Ladin gider, bir Ladin daha itinayla getirilir" (05 Mayıs 2011 Perşembe)
- MateryalİSTANBUL.. (30 Nisan 2011 Cumartesi)
- Psikolojik harekat bir yana, asıl tehlike biyolojik harekatta..!! (22 Nisan 2011 Cuma)
- Dizi dizi inciler hadi size iyi uykular (10 Nisan 2011 Pazar)
- Büyük resmi görebilmek, büyük planı anlamak demek.. (26 Mart 2011 Cumartesi)
- Yaşasın.. Bizim de Fukuşima'larımız olceek!! (18 Mart 2011 Cuma)
- Kuşlar kaybolup gitmeden (05 Mart 2011 Cumartesi)
- Dert çokk.. Derman yok!! (10 Şubat 2011 Perşembe)
- "Mutsuzlar cenneti"nden.. (06 Şubat 2011 Pazar)
- Organize korku imparatorluğu (07 Kasım 2010 Pazar)
- Teknoloji bile kirletilmedi mi? (06 Kasım 2010 Cumartesi)
- Hastalıklı sağlık sistemimiz (01 Eylül 2010 Çarsamba)
- Ne zamana kadar gizleyebilirsiniz ki gerçeği? (16 Temmuz 2010 Cuma)
- Karadeniz ''şantiye'' bölgesi (14 Temmuz 2010 Çarsamba)
- "Aşk-ı vatan" (29 Haziran 2010 Salı)
- CHP'nin yeni MYK üyelerinden doğal beklentiler (28 Haziran 2010 Pazartesi)
- SOL'un temel sorunu (17 Mayıs 2010 Pazartesi)
- Teknolojik işsizlik (16 Mayıs 2010 Pazar)
- Hapı yutmadan prospektüsü okumadınız mı? (10 Nisan 2010 Cumartesi)
- Zaman paradoksumuz (10 Mart 2010 Çarsamba)
- Türkan Saylanlara neden ihtiyacımız var? (08 Mart 2010 Pazartesi)
- İntihar olaylarındaki trajik artış (24 Şubat 2010 Çarsamba)
- Domuz ekonomisi (27 Ocak 2010 Çarsamba)
- Genç yaşlılarımız… (23 Ocak 2010 Cumartesi)