Agâh ÖZGÜÇ
Agâh ÖZGÜÇ

İntihar ve cinayetler üzerine Yeşilçam çeşitlemeleri...

agahozguc@haberdukkani.com 24 Nisan 2012 Salı

Reklam uğruna ölümle şaka yapılır mı?

Yeşilçam'da yapılır. Sinema ve gazino dünyasında bu tür oyunlarla, yani "intihar girişimleri"nde bulunarak sinekten yağ çıkartmaya çalışan hastalıklı tiplere zaman zaman rastlamıyor musunuz?

Magazin basınının birinci sayfalarında yer alabilmek için gazetecilere telefon edip: "Ben, intihar ettim, haberiniz olsun.." diyen, "reklam intiharcıları" yok mu?

Sözkonusu "tehlikeli oyundan" son anda kurtulanlar olduğu gibi, ölenler de var. Hemen belirtelim ki, "numara"ya dayalı bu intihar girişimlerinin çoğu da aşk ilişkilerinden, terkedilenlerin zayıflığından kaynaklanıyor.



Bilinen en eski intihar olayının kahramanı Orhan Atadeniz'dir. 1953 yılında gazetecilerin "intihar etti" başlığıyla haberini verdiği Atadeniz, 33 yaşında bir gençti. "Tarzan İstanbul"da adlı filmin yönetmenliğini yapan ve yönetmen Yılmaz Atadeniz'in ağabeyi olan Orhan Atadeniz, sinema oyuncusu Necef Uğurlu ile velenme hazırlığı içindeydi.



İddialara göre ise intihar etmemiş, bir kazaya kurban gitmişti! Orhan Atadeniz, olay günü (5 Temmuz 1953) Levent'teki evinde kahve pişirmek için havagazını açmış, bir süre sonra da uyuyakalınca pencereleri kapalı olduğundan zehirlenmişti. Şüpheli bir ölümdü bu...

Diclehan Baban'ın 1963 yılındaki intihar girişimi ise; geçirdiği ruhsal bir bunalım sonucuydu. Bir süreden beri misafir olarak kaldığı Handan Adalı'nın evinde Nembutal adlı "ünlü" haptan 17 tane birden almıştı. Ölüme kesin karar vermiş olmali ki, sanatçı arkadaşı Handan Adalı'ya üç-dört satırlık bir mektup bırakmıştı. Arkadaşının bir rastlantı sonucu eve gelmesiyle İlkyarım Hastanesi'ne kaldırılan Diclehan Baban'ın midesi yıkanıyordu. Diclehan Baban, ölümden dönenlerden biri oldu.


İki kez intihara teşebbüs eden sanatçılardan biri de Gülsün Kamu'ydu. kamu, 1960'lı yılların zarif güzelliği ile dikkat çekici kadın oyuncularındandı. Tiyatro sanatçılığının yanısıra sinema oyuncusu olarak da çalışmalarını sürdüren Gülsün Kamu'nun her iki intihar girişiminin nedeni Fikret Hakan'dı. Olay gecesi As Kulüp'te Fikret Hakan'la tartışan ve herkesin içinde kendisine hakaret edilmesini hazmedemeyen Kamu, film yapımcısı Hasan Kazankaya'nın Beyoğlu, Büyük Bayram Sokak'ağındaki yazıhanesine gitmişti. Durum farkedilmiş ve anında olaya müdahale edilmişti.


Kamu'nun daha sonraki intihar girişimi yine Kazankaya'nın yazıhanesinde, bu kez bir tüp dolusu Pertranquil hapıyla gerçekleşiyordu. Tüm bunlara neden Fikret Hakan'ın 4 aylık kızı Elif'in annesi Neşecan Pakmak'la Ankara'da evlenmesiydi.

Amerikan Hastanesi'ne kaldırılan Gülsün Kamu'nun "en sadık ziyaretçisi" yufka yürekli aşık Fikret Hakan'dı. Kamu'nun başucunda yakalanan Hakan, "vefa borcu"nu ödemek için gelmişti.

1973 en çok film çekilen yıllardan biriydi. Bir yanda "enflasyon", dğer yanda ekonomik bunalım.. Türk sinemasında zaman zaman yaşanan bu ölümcül krizden en çok etkilenen de yapımcı Nevzat Pesen'di. Onca yaptığı kaliteli filmden sonra birden bire iflasın eşiğine gelmişti. Borçlarını ödeyemiyordu. Mali durmunu düzeltmek için bir film yapmalıydı. Türkan Şoray o sıralarda "Boş günüm yok" diyerek, film teklifini geri çevirirken, Hülya Koçyiğit'te eski bir filmini televizyona satmak zorunda kaldığı için Pesen'e protesto çekmişti (!) Güç durmda kalan ünlü yapımcıya yardım etmek isteyenler çıksa da kendisi bazı şeyleri onuruna yediremiyordu. Pesen, dürüst, namuslu bir adamdı.


Borçları nedeniyle protesto edilmek korkusu içinde yaşayan Nevzat Pesen, son çareyi sahibi olduğu dev şirket için konkordato istemiyle mahkemeye başvurmakta bulmuştu. Ölümünden bir hafta kadar önce de bir arkadaşına "Hakkınızı helal edin çocuklar" derken, Türk sinemasına "son uyarı"da bulunduğunu kimse fark etmemişti. Ve bir Cumartesi günü (Şubat 1973) eşi Feriha Hanım'la Boğaz gezisinden evine döndükten sora, Etiler Yıldız Blok'taki 5. kattan kendini aprtmanın boşluğuna bırakıyordu.

Tülay, Rana ve Tamer adlarında üç çocuklu Nevzat Pesen'in Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilmesinden birkaç gün sonra bu kez de Eva Bender, geçirdiği bunalım sonucu kendini denize atacaktı.

Gerçek adı Eva Abrahamson olan Eva Bender, İsveçli'ydi... Türkiye'ye geldiğinde striptiz yıldızı olarak çalışmaya başlamış, sonda da oyuncu olarak kameraların karşısına geçmişti. Halit Refiğ'in yönettiği "Bir Türk'e Gönül Verdim" gibi düzeyli bir filmde başrol oynayan Bender, bu arada "seks avantür" filmlerinde "soyunan kadın" olarak ün yapmıştı. Yönetmen Halit Refiğ ile iki yıl kadar evli kaldıktan sonra boşanan Eva Bender'in "Galata Rıhtımı"ndan kendini, denize atmasının nedeni alkol ve yalnızlık idi..


Çevredekilerin yardılarıyla denizden çıkarılıp Alman Hastanesi'ne kaldırılan sarışın genç kadının midesi yıkanarak ilk tedavisi yapılıyordu.


Rus anneden doğma, sinemada güzel yüzüyle dikkati çeken Tülin Elgin de 1975 yılında Ankara'da otel odasında ölü bulundu. Sevgilileri arasında Yılmaz Güney, Yıldırım Gencer ve Erkan Yolaç gibi ünlüler de bulunan Elgin, 35 yaşında intihar etmişti. Nedeni çok özel sorunları olması, karmaşık ve çok hareketli bir yaşam sürmesiydi.


Türk sinemasındaki "intihar girişimcileri listesi"nde Mine Mutlu, Melek Görgün gibi irili ufaklı sanatçılar yer alırken Yıldırım Gencer bir arkadaşlık uğruna elini kana bulayacak ve çakıyla adi bir yaralama olayından sonra Çatalca Cezaevi'nde bir süre yatacaktı. Bir dönemin gençlik hareketleri "komando"larından Müfit Noyan ise, sinema oyuncusu olduktan sonra Hereke'de halıcılık yaparken tartışma sonucu bir garson tarafından bıçaklanarak hayata genç yaşta veda etmişti...

İşte intiharlar, yaralamalar ve cinayetlerin Yeşilçam'daki öyküsü....

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük