
Doğanın anayasası olan şu değişmez gerçeği asla unutmamak ve yadsımamak gerek.
Doğada ters giden bir şeyler varsa, bu sorunu ilk olarak kuşları ve arıları gözlemleyerek anlayabilirsiniz..
"Dünya Kuşları Koruma Birliği" isimli ululslar arası kuruluşun son raporları, gerçekten de çok ciddi tehlikelerin habercisi âdeta..
Özellikle ülkemiz açısından çok çarpıcı sonuçlar çıkıyor ve risklere dikkat çekiliyor bu raporda..
Geçmişte eşsiz doğasının haklı ünüyle anılan, doğasının bünyesinde her tür bitkiyi barındıran, her tür gıda ürününü yetiştirebilen bereketli topraklarıyla, olağanüstü fauna ve florasıyla, eşsiz akarsularıyla, kazmayı vurduğunuzda kayanın kenarından bile fışkıran kaynak sularıyla, şırıl şırıl akan dereleri ve çağlayanlarıyla bezeli, cânım ülkemizi bir çöle dönüştürmek için çok özel ve yoğun bir çaba sarfediliyor sanki..
Elbette ki, bu olağan dışı yaşam koşulları nedeniyle gerek göçmen kuşlarının sürekli uğrak yeri, gerekse yerli kuş türlerinin en elverişli doğasına sahipti ülkemiz Türkiye..
En fazla kuş cenneti bölgelerine sahip olduğumuz için övünürdü atalarımız..
Ya bugün, öyle mi?
Avrupa kıt'ası baz alındığında, Türkiye, kuş türlerini ve doğal yaşam alanlarını en fazla kaybeden ülke konumunda..
Geçmişteki bilgi deponuzda yer ettiğini tahmin edebiliyorum.. Kaybolan kuş türü olarak Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinde yaşamlarını sürdüren Kelaynakları bilirdiniz, sadece değil mi?
Hayır, öyle değil maalesef..!
Son yıllarda, yoğun olarak kaybolmaya yüz tutan "Turna" türlerinin nesli tükenme tehlikesi başgöstermiş durumda..
Bu hızlı yokoluşun, eko sistemdeki kaçınılmaz mahvoluşun en büyük nedeni, tek sorumlusu tahmin edebileceğiniz gibi; insanoğlu..
Asıl ana unsur ise Hidro Elektrik Santralleri 'HES'lerin yarattığı yıkıcı tahrip gücündeki çevre kirliliği..
HES'lere karşı PES etmeye doğru koşar adım doğa ve canlılar..
Ardından türlü kimyasalları kullanan başta deri olmak üzere sanayi tesislerinin sorumsuzluğu ise ikincil etken..
Ve hatta tabiata karşı hoyrat davranan bilinçsiz avcıların da bu olumsuzlardaki katkısını unutmamak gerek..
*
Dünya Kuşları Koruma Birliği, ciddi ve disiplinli bir kuruluş..
Araştırmalarını sürekli güncelliyor ve sürekli ve periyodik rapor hazırlayıp çözüm üretmeye çabalıyor..
Kuruluşun son hazırladığı raporda bize ilişkin bilgiler veriyor..
Anlayana tabii..
Kuşları koruma ve doğaya saygı gösterme konusunda özenli olmamız gerektiği hatırlatılıyor..
Geleceğimizi karartmamak, bizden sonraki kuşaklara da yaşanabilir bir ülke bırakma konusunda hassasiyet gösterip, ivedi çözüm arayışlarıyla bu eksiklerimizi gidermemizi, geçmişteki hatalarımızı telâfi etmemizi istiyor..
Durum ciddi ve vahim, bu doneler, rakamlar oldukça trajik zira..
Türkiye'de, son 10 yıllık kısa sayılabilecek bir süreçte ortaya çıkan sonuç şu;
Tam 465 kuş türünü barındıran ülkemizde, minimum 55 kuş türünün sayılarında çok azalma olduğu tespit edilmiş..
Örnek mi?
Ülkemizde sayısı 10'dan daha az Telli Turna türü kaldı..
Eskiden sayıları binlerle ifade edilen Turna'ların sayısı ise sadece 40 küsur rakamlara kadar düşmüş..
Düşünün ki, küçük bir semt korusunda bile 50'den fazla sayıda "Turna" vardı çocukluğumuzda..
Ve yine çocukluğumuzda ne kadar boldu Kırlangıçlar..
Ne güzeldi o evlerin önünde duvarın köşelerinde, bir mimarın elinden çıkmışcasına sempatik yuvaların içerisinde cıvıldayan minik yavru kuşlar..
Kızardık biz avcılara, onları çok acımasız bilirdik..
GERÇEĞİ KAVRASAN ARTIK, EY İNSANOĞLU..!!
Böyle giderse, özellikle sulak alanlarının yok edilmesi sürerse ve hiçbir tedbir alınmaz ise seri kuş ölümleri görülebilir (_maazallah bir domino etkisiyle_) önümüzdeki 10 yıl içinde en 4 ya da 5 kuş türü yok olup gidebilir!!
Dünya üzerinde sadece Türkiye'de yetişen yaklaşık 500 tür bitki ise önümüzdeki 10 yıl içerisinde yine HES'ler ve barajlar nedeniyle yokolarak yeryüzünden silinip gideceği de yine bilim adamlarınca öngörülüyor..
Yapılan tam incelemeler sonucu ortaya çıkan bilimsel veriler, kırmızı alarmı işaret ediyor..
Ne hazin bir tablo değil mi?
Karamsar olmamak ve mücadele için tükenmeyen , pozitif enerji gerek bize..
Seattle kabilesinin o bilge reisinin yüzyıllarca önce "beyaz adam"a yaptığı yaşamsal öneme haiz uyarıda da vurguladığı gibi;
"Nehirde son balık, ağaçta son kuş kaldığında, o çil çil altınların, deste deste yemyeşil banknotlarının hiçbir işe yaramadığını görecek ve anlayacaksın gerçeği beyaz adam, ama ne yazık ki o sırada son nefesini veriyor olacaksın..!!"
Büyük Reis'e çağa uygun düşecek bir eklemeyle, nâçizâne bir katkıda bulunmak isterim;
"Emin olunuz ki, yüksek teknolojiniz de hiçbir işe yaramayacak ve asla kurtaramayacaktır sizi.."
Herşeye karşın, esen kalınız..
TÜM YAZILARI
- Duygularını mas etmiş, muktedir kadın: Kösem Sultan (21 Kasım 2015 Cumartesi)
- Üçüncü perde (09 Eylül 2015 Çarsamba)
- Ve şifremiz çözüldü; 'Dayanışma' (23 Temmuz 2015 Perşembe)
- Emperyalizmin geçmişi ya da mâkuz talihi (04 Haziran 2015 Perşembe)
- Muhafazakâr..! (03 Haziran 2015 Çarsamba)
- Almanya'nın 'Anayasay'ı Koruma Örgütü' (26 Şubat 2015 Perşembe)
- Direnç kırıcıları (22 Ocak 2015 Perşembe)
- Soğuk Duş... (15 Ocak 2015 Perşembe)
- Ekonomi tıkır mıkır (10 Ocak 2015 Cumartesi)
- Emperyalin oyunu (24 Aralık 2014 Çarsamba)
- Emperyalizmin zokası ve altın vuruşumuz (27 Ekim 2014 Pazartesi)
- Körler ve sağırlar (12 Nisan 2014 Cumartesi)
- Muhalif duruş revizyona muhtaç (11 Nisan 2014 Cuma)
- Zehirli gıdalar (10 Şubat 2014 Pazartesi)
- Bumerang..! (08 Ocak 2014 Çarsamba)
- Süper güç, süper sona yaklaştı (08 Aralık 2013 Pazar)
- Issızlık ve Sığlık (20 Kasım 2013 Çarsamba)
- Büyük resmi görebilmek, büyük plânı anlamak demek.. (22 Ekim 2013 Salı)
- Eş_Şek Analizi: Aslımızdan Kurtulmalıyız..!! (20 Ekim 2013 Pazar)
- Dizi Dizi İnciler.. Hadi Size İyi Uykular.. (18 Ekim 2013 Cuma)
- Doğa adına suç duyurusu (03 Ekim 2013 Perşembe)
- Hugo Chavez’in ardından.. (28 Eylül 2013 Cumartesi)
- İntihar Olaylarındaki Trajik Artış! (11 Eylül 2013 Çarsamba)
- Ülkemde evlilikle ilgili çarpıcı gerçekler (23 Ağustos 2012 Perşembe)
- Dizi dizi inciler, tatlı rüyalar (12 Ağustos 2012 Pazar)
- Yaşamın kıyısından bir sabah (09 Ağustos 2012 Perşembe)
- Sütü bozukluk...! (27 Temmuz 2012 Cuma)
- KATA_KULİ (11 Mayıs 2012 Cuma)
- "Eş_şek analizi: "Aslımızdan kurtulmalıyız!!" (18 Nisan 2012 Çarsamba)
- Dostum Topaç (05 Mart 2012 Pazartesi)
- Tarım tarumar ve yaban ellere teslim (27 Şubat 2012 Pazartesi)
- Doğa adına suç duyurusu (15 Şubat 2012 Çarsamba)
- Dizi emekçilerinin suçu ne? (15 Ocak 2012 Pazar)
- NO WAY..!! (17 Aralık 2011 Cumartesi)
- Yeni Dünya sömürü düzeneği (28 Kasım 2011 Pazartesi)
- Kendi kendini kerten-kele, kendi kendisini tüketirken Türkiye (25 Haziran 2011 Cumartesi)
- Kendisini tüketen Türkiye (11 Mayıs 2011 Çarsamba)
- "Bin Ladin gider, bir Ladin daha itinayla getirilir" (05 Mayıs 2011 Perşembe)
- MateryalİSTANBUL.. (30 Nisan 2011 Cumartesi)
- Psikolojik harekat bir yana, asıl tehlike biyolojik harekatta..!! (22 Nisan 2011 Cuma)
- Dizi dizi inciler hadi size iyi uykular (10 Nisan 2011 Pazar)
- Büyük resmi görebilmek, büyük planı anlamak demek.. (26 Mart 2011 Cumartesi)
- Yaşasın.. Bizim de Fukuşima'larımız olceek!! (18 Mart 2011 Cuma)
- Kuşlar kaybolup gitmeden (05 Mart 2011 Cumartesi)
- Dert çokk.. Derman yok!! (10 Şubat 2011 Perşembe)
- "Mutsuzlar cenneti"nden.. (06 Şubat 2011 Pazar)
- Organize korku imparatorluğu (07 Kasım 2010 Pazar)
- Teknoloji bile kirletilmedi mi? (06 Kasım 2010 Cumartesi)
- Hastalıklı sağlık sistemimiz (01 Eylül 2010 Çarsamba)
- Ne zamana kadar gizleyebilirsiniz ki gerçeği? (16 Temmuz 2010 Cuma)
- Karadeniz ''şantiye'' bölgesi (14 Temmuz 2010 Çarsamba)
- "Aşk-ı vatan" (29 Haziran 2010 Salı)
- CHP'nin yeni MYK üyelerinden doğal beklentiler (28 Haziran 2010 Pazartesi)
- SOL'un temel sorunu (17 Mayıs 2010 Pazartesi)
- Teknolojik işsizlik (16 Mayıs 2010 Pazar)
- Hapı yutmadan prospektüsü okumadınız mı? (10 Nisan 2010 Cumartesi)
- Zaman paradoksumuz (10 Mart 2010 Çarsamba)
- Türkan Saylanlara neden ihtiyacımız var? (08 Mart 2010 Pazartesi)
- İntihar olaylarındaki trajik artış (24 Şubat 2010 Çarsamba)
- Domuz ekonomisi (27 Ocak 2010 Çarsamba)
- Genç yaşlılarımız… (23 Ocak 2010 Cumartesi)