Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Keşkül'ün bilinmeyen öyküsü

info@haberdukkani.com 02 Haziran 2011 Perşembe

Keşkülün bilineni hemen hemen herkesin severek yediği sütlü tatlılar arasında yer almasıdır ama.. bir de bilinmeyen öyküsü vardır ve biraz da gizemilidir.

Bu ülkede herkes bir masal anlatıyor ya, biz de içinde gelecek vaatlerinin yer almadığı gizemli ama sonsuzluğa uzanan bir öykü aktaralım istedik...

Manevi Dünya'nın El Ezher merkezli "Aydınlanmacı" (İnisiye edilmiş / Önceden bilgilendirilmiş) Rahiplerin müridleri olan DERVİŞler, bellerine bir iple bağlı kase ile dolaşırlar ve bu kaseye de "keşkül" derlerdi.

Batı Dünya'sında Dervişlerin yerini alan KEŞİŞler de cübbelerinin üzerinden bellerine doladıkları bir ipin ucunda küçük bir kase sallandırırlardı. Bu kase keşişlerin su içtikleri, kendilerine ikram edilen çorba ve şarabı içtikleri kaseydi ve adına "dilenci kasesi" denirdi. Keşişler, diyar diyar dolaşırlar, Hıristiyan dünyasının müminlerine ışık olmaya çalışırlardı.

Sinoplu Diyojen ve Büyük İskender

Aristo'nun öğrencisi, kalpazanlık yapan bir sarrafın oğlu Sinoplu Diyojen ne bir keşiş ne de bir derviş idi, o bir filozof idi ama o da beline bağlı ipte sallanan kase ile dolaşırdı!

Bizim dervişler ile keşişler arasındaki bir başka benzerlik de şarabı çok seviyor oluşlarıydı!

Dünya'nın damı olarak kabul edilen Himalayalar'da "Aydınlanmacı" Budist rahipler de bellerindeki kordonda sallanan bir kase ile dolaşırlar.

Hepsi bu kadar mı?

Elbette ki hayır. İşin çok daha önemli bir başka yönü de vardır. Keşkülün esas ve gerçek işlevi oldukça gizemlidir.

Keşkül adı verilen kasenin üzerinde üç çizgi bulunur. Yuvarlak kasenin üzerinde "karşılıklı" gelecek şekilde üç çizgi..

Diyar diyar dolaşıp İslam müminlerine ışık olmaktan başka hiçbir amacı olmayan ve tüm ömrünü bu misyona adayan derviş, bir başka dervişle karşılaştığında içindeki "enerjiyi" aktarmak istediğinde, keşkülün gizli işlevi açığa çıkar.

Bir masada karşılıklı oturan iki derviş, masanın ortasındaki keşkülün üç çizgisinin hizasında üç parmağının uçları kaseye gelecek şekilde keşkülü tutarlar ve birbirlerinin gözlerinin içine bakarak kendilerinden geçerler. İşte o anda içlerinde birikmiş olan enerjiyi birbirlerine aktarmış olurlar. Enerji akışı genellikle çok bilen, daha çok yer gezmiş, daha çok şey görmüş ve daha yaşlı olandan genç olan dervişe doğru gerçekleşir. Bu enerji tarnsferi esnasında keşkülün içi şarapla doludur. Böylece genç derviş bilgisini, görgüsünü, ilmini ve inancını daha da arttırmış olur.

Batı Dünyası'nın Hıristiyan Keşişleri yaşlılıklarında manastıra, İslam Dünyası'nın Dervişleri de tekkelere kapanırlar. Orada ölürler ve oraya gömülürler. Himalayalar'ın Budist Rahipleri, Hıristiyan Keşileri ile İslam Dünyası'nın Dervişlerinin (aydınlanmacı / inisiye edilmiş) misyon içindeki yaşam biçimleri ve hayatı noktalayış modelleri hep aynıdır.

Musa İbn-i Me'mun

Terör belasının teorisyeni, İnsanlık tarihinin en gizemli, en karanlık portresi, Himalayalar'da inisiye edilmiş, Endülüs'ün önemli filozofu olarak kabul görmüş Musa İbn-i Me'mun'un (Moses Maimuni) en başarılı ve en gizemli öğrencileri olan Hassan Sabbah ile Ömer Hayyam, bellerinde keşkül ile dolaşmıyorlardı ama Alamut Kalesi'ni ziyaretinde Ömer Hayyam ile başbaşa kalan Hassan Sabbah da bir masanın başında karşılıklı oturduklarında, hiç konuşmadan, saatlerce gözlerinin içine bakmıştı Ömer Hayyam'ın... O esnada masanın ortasında içinde şarap, üzerinde üç çizgi bulunan kaseyi tutmuşlardı her ikisi de... Taş duvarlarda titrek ışıklarının oynaştığı yanan mumları taşıyan yedi kollu, altın şamdanın hemen yanıbaşında ise, içinde "felsefe taşı" bulunan bir başka kase duruyordu!..

Ömer Hayyam

Ömer Hayyam'ın Alamut Kalesi'ne bu ziyaretinin ardından kısa bir süre sonra da yaşama veda etmişti Hassan Sabbah!.. Hassan Sabbah, her iki oğlunu da gözlerinin önünde öldürtmüştü.  Birisini eşcinsel olduğu için bir diğerini de kendisine suikast düzenlemeye yeltendiği için.. Geride kendi soyundan hiç kimse kalmamıştı ama suikastçi fedaileri ve örgütü Cengiz Han'ın askerleri Alamut Kalesi'ni yerle bir edinceye kadar bölgedeki dehşeti sürmüştü..

Alamut Kalesi kalıntıları

Keşkülü binlerce yıldır 7'den 77'ye severek yiyen insanlar arasında bu gizemli öyküyü bilenler yalnızca inisiye edilmiş olanlardır. Nedense Elzher merkezli Aydınlanmacı Dervişler, keşkülün bu gizemli öyküsünü hiç dile getirmemişlerdir.

Rahmetli halam keşkülü çok severdi. Mübarek Kandil gecesi ruhumu alıp bilinmezlere sürüklerken.. Keşkülün gizemli ve ruhani yönü ile karşılaştım anılar otobanında ve işte ortaya bu öykü çıktı.

Sahi şu "yazar" denilen kişiler ne işe yararlar? diye, düşünen insanlarımıza benden küçük bir hediyedir bu gizemli öykü.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük