Agâh ÖZGÜÇ
Agâh ÖZGÜÇ

Kıbrıslı Feri'nin trajik öyküsü

agahozguc@haberdukkani.com 10 Haziran 2011 Cuma

1970'li yıllarda özellikle de "seks filmleri furyası"nın egemen olduğu 1974 / 1979 döneminde Arzu Okay, Mine Mutlu, Zerrin Egeliler ve Zerrin Doğan gibi, türünün en ünlü yıldızlarından biriydi Feri Cansel...

Bir "ünlü çıplak" olarak sinemadaki şöhretini, estetkik opersyonla büyüttüğü iri göğüslerine borçluydu.1975 yılında katıldığı bir açık oturumda Feri Cansel kendine özgü üslubuyla şöyle diyordu:
"Çıplak dünyanın her yerinde var. Tamam mı abi?.. Almanya'da şakır şakır muamele mfilmleri oynuyor. Soyunmayanlar benden ya da benim gibi soyunan arkadaşlarımdan daha iyi oyuncu mu? Hiçbirimiz teşhir hastası değiliz. Ne var ki, senaryo öyle gerektirdiği, seyirci de öyle istediği için soyunuyoruz."

Türkçe'yi kıbrıs şivesiyle ve zaman zaman tekleyerek de olsa böyle dobra dobra konuşan Feri Cansel, 1944 doğumluydu. Londra'da bir kuaförde manikür ve pedikür yaparak hayata atılan Cansel'in gerçek adı Feriha'ydı. İngiliz pasaportu taşıyordu. Genç yaşta evlenip ayrılmıştı. Bu ilk evliliğinden de Zümrüt adlı bir kız çocuğu olmuştu. (Zümrüt haalen eski futbolcu Eser ile yaptığı mutlu evliliğini sürdürüyor)

Feri Cansel, Türkiye'ye turist pasaportuyal gelip kaçak çalışmaya başladı. İstanbul'un en ünlü turistik gece kulübü PARİSİEN de "içki hostesi" olarak çalışıyordu.

Yani bir çeşit garsonluk yapıyordu. Kısa bir süre içinde çalıştığı lokalde mini etekli uzun bacaklarıyla dikkat çeken Kıbrıslı Feriha, yavai yavaş sınıf atlayarak PARİSİEN'de striptiz yıldızlığına kadar yükselecekti.

İşte Londra'daki manikürcü Feriha'nı İstanbul serüveni böyle başlıyordu. Feri Cansel, Parisien'de çalıştığı sıralarda işyerine yakın bir semt olan Pangaltı'da Kıbrıslı bir dansöz arkadaşıyla bir daire kiralıyordu. Bu arada giderek çevresi genişliyor yeni yeni insanlar tanıyordu. Bir süre sonra da kendini YEŞİLÇAM sokaklarında bulmuştu. 1967 yılında EVALT UĞRUNA adlı filmle sinema oyunculuğuna başlayan 24 yaşındaki Feriha'nın yeni ismi Cansel'di. Daha sonraki yıllarda ise afişlerdeki isim değişti ve bu kez de Fericansel oldu. 1969 yılında çevirdiği "Bir Çirkin Adam" ise, sinema yaşamındaki "en iyi filmi"ydi. hem yönetmeni hem de başrolü paylaştığı kişi Yılmaz Güney'di.

ÇİRKİN KRAL sloganıyla başında kavak yelleri esen Güney, o yıllarda en hızlı dönemini yaşıyordu. Feri Cansel'i kısa bir süre için de olsa kanatlarının altına almıştı. Bu maceraya Güney'i çeken, Feri Cansel'in temiz yürekli bir "erkek kadın" oluşuydu. Cansel, gerçekten vefalı ve sadık bir sevgiliydi. Ünlü aktör iki tabancayla birlikte yakalanıp tutuklandığında adliyelere koşuyor, iznini bitirip vatani görevini yaptığı birliğine gittiğinde o da soluğu peşinden Muğla'da alıyordu.

Kısa süren bir aşk macerası sonucu Yılmaz Güney'den umudunu kesen Feri Cansel'in bundan böyle yapacağı tek şey vardı: Kiminle olursa olsun, Türk vatandaşı kimliğini kazanmak için bir "formalite evliliği" yapmaktı.

Uzun yıllar İngiliz pasaportuyla Türkiye'de bazı kişilerin yardımları altında "kaçak" çalışmaktan bıkmıştı. Ve Cansel'e bir "kiralık koca" bulundu. 6 bin lira karşılığında evlenmeye razı olan bu "talihli" kişi Yusuf İzzettin Tuzcu adlı bir kapıcıydı.

Evet bu formalite evliliği için biçilen para 6 bin liraydı. Ama yıl da 1971'di. Beyoğlu Evlendirme Dairesi'nde kıyılan nikahla Feriha Tuzcu adını alıp yeni kimlik cüzdanına kavuşan Cansel, artık Türk vatandaşıydı. Yeni kocası ise, söylentilere göre kapıcı değil şofördü. Kimine göre ise tüccar.. Ne var ki, Feri Cansel'i bunlar ilgilendirmiyordu. Asıl amacı bir an önce boşanmaktı. Ve bu "jet" evlilik yine aynı hızla sona erdi. "Anlaşmalı evlilik" üç ay sürmüştü. Boşanma gerekçesi ise "şiddetli geçimsizlik"ti..

1974 yılı geçirdiği bir trafik kazasından sonra yapılan sağlık muayenesi sonrasında Cansel, "göğüs kanseri"ne yakalanma korkusuna kapılmıştı. Bu yüzden de göğüslerindeki silikonları çıkartmak zorunda kalmıştı. Böylece de ünlü gögğüsleri küçülüp doğal halini almıştı.

Cansel, işte bu dönemde yaşadığı aşk maceralarından sonra çalışmak için gittiği Ankara'da yakışıklı ve genç bir işadamıyla tanışıyordu. Bu genç, Ankaralı ünlü bir ailenin oğlu olan Yusuf tereyağlıoğlu'ydu. Yakışıklı genç, dönemin Başbakanı Süleymen Demirel'in de nikah şahitliğini yaptığı ilk karısından yeni boşanmıştı.

Sinema oyunculuğunun yanısıra modaya uyup şarkıcı olarak sahneye çıkan Feri Cansel, Ankara'daki konseri sırasında ilişki kurduğu Tereyağlıoğlu ile 12 Temmuz
1976 günü evlendi. Ama bu üçüncü evliliğinde de sonuç değişmedi. Bir aşk evliliği yapmasına karşılık şanssızlığı yakasını bırakmayacak, üç yıl kadar sonra boşanacaklardı. Yaşanan hep aynı sondu..

İzmirli Melek Ük ise, bu delidolu yıldızın "son sevgilisi"ydi.Feri Cansel, 35 yaşındaki işadamıyla yine konser vermek için gittiği İzmir'de tanışmışlardı. melik Ük evliydiç Ama aşk kanun tanımıyordu.. Bu birliktelik sırasında İzmirli bir marketçinin oğlu olan sevgilisiyle Moda'da bir market açmışlar, adını da Zümrüt koymuşlardı. Zümrüt, yukarıda da belirttiğimiz gibi Feri Cansel'in ilk kocasından olan kızının adıydı.

Olaydan yıllar sonra kızı Zümrüt'ün açıkladığına göre Feri ile Melih birbirlerini deliler gibi sevmişlerdi. Ve Melih Ük, bu mutlu günlerinde Feri'den bir çocuğu olmasını çok istemişti. Ancak İzmirli işadamı Moda'daki markeri sevgilisinden habersizce satınca aralarına soğukluk girmişti.

Derken, 1 Eylül 1983'e gelindi...
Ne olduysa o gün oldı...
Feri Cansel, Bursa Köşk Gazinosu'nda program yapmak üzere 13 milyona anlaşmıştı. Ertesi gün işe gitmek üzere hazırlanıyordu. Cihangir'deki dairesinde kızı Zümrüt, arkadaşlarından Songül ve sanatçı Huysuz Virjin'le (Seyfi Dursunoğlu) sohbet ederken aniden Melih Ük gelmişti. Bundan sonrasını olayın tanığı Zümrüt'ten dinleyelim:
"Annem bazı şahsi eşyalarını almak için gelen Melih'le tartışırken ben odamdan çıktım. Annem ağlıyordu. Bir ara içeri girdim. Melih'in elinde silah vardı. Önce şakayla annemi korkuttuğunu sanmıştım. Silah sesleriyle içeri tekrar girdiğimde annemin duvara sürtünerek yere düştüğünü gördüm.. Tekrar silah patladı ve şuursuzca annemin üzerine kapandığımı hatırlıyorum. Bu ara namludan çıkan kurşunlardan biri alnımı sıyırarak geçmişti."

Şakağından vurulan Feri Cansel, hastaneye kaldırıldığında iç kanama sonucu "umutsuz bir aşkın kurbanı" olarak yaşamını yitirmişti.

39 yaşında ölen ünlü yıldızın cüzdanında Melih Ük'ün üç yaşındaki çocukluk resminin bulunması ilginçti...

İstanbul'da yapılan bir törenden sonra cenazesi Kıbrıs'a götürülüp Lefkoşe mezarlığında toprağa verilen çileli yıldızın yaşamı noktalanırken, Melih Ük de 24 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacaktı. Bazı hafifletici sebepler nedeniyle de cezası 15 yıla indirilip, 7 yıl tutuklu kaldıktan sonra af kanunundan yararlanıp özgürlüğüne kavuşacaktı.

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük