Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Kimler inanıyor?

info@haberdukkani.com 30 Aralık 2010 Perşembe

Türkiye'nin yakın tarihinde yalnızca darbeler, faili meçhul cinayetler yoktur.

Türkiye'nin yakın tarihi Bankamatik Memurlar, Bankamatik İşçiler, Kamu İktisadi Teşekkülleri'nin arpalıklara dönüştürüldüğü öyküleriyle de bezelidir.

Türkiye'nin yakın tarihi bitip tükenmek bilmez sansür belalarıyla sarmalanmıştır.

Türkiye'nin yakın tarihi, gelecek kuşakların vicdanlarını, geçmiş kuşakların kemiklerini sızlatan aydınlatılamamış Ankara Cinayetleriyle korku filmlerinin senaristlerini kıskandırır.

Türkiye'nin yakın tarihi iç isyanlar, yürekleri kanatan grevler ve kanlı 1 Mayıs, Maraş, Sivas katliamlarıyla gelecek kuşaklara "Sakıncalı Masallar" anlatmayı sürdürecek.

Türkiye, tüketim mamullerinin uzayıp giden kuyruklarından ciplerle dolaşılabildiği bugünlere gelirken; geride bırakılan kilometre taşları yürkleri ferahlatan öyküler anlatmaz.

Türkiye'nin yakın tarihinde övünülecek her ne varsa bireylerin azmi sonucu tesadüfi başarı hikayeleri yansıtır.

Türkiye'nin yakın tarihi "Devlet" ve "Bireyler" olarak ayrıştırılarak mercek altına çekilip incelendiğinde övünç bireylere, utanç devlete kalır.

İşkence, faili meçhul, irtikap, rüşvet sarmalından çıkmak istemeyen kravatlı oligarşik çeteler devlet içine çöreklenmemiş olsalardı eğer; Türkiye bugün büyük ve çağdaş bir devlet olmuş olacak idi.

Medeniyetin beşiği Anadolu toprakları üzerinde kardeşlerin birbirlerini boğazlıyor olmalarına alışıktır tarihimiz. Doğruyu seslendirenlerin başlarının vurdurulması alışkanlığı da buradan gelir.

Devletin kasası her dönemde tamtakır oluncaya kadar soyulmuş ama soyguncuları, talancıları ve vurguncuları hiç bulunamamış bir başka ülke var mıdır Dünya'da Türkiye'den başka?

Türkiye, zar/zor, ite kaka, kavga gürültü, kanlı, sopalı, coplu, Filistin askılı, elektro şoklu, ara rejimli günlerden geçerek ayakta durmaya çalışmıştır.

Türkiye, bazen Ziverbey'den, bazen kışlalardan, garnizonlardan, bazen orduevlerinden, bazen de hasbahçelerin loş ışıkları altından yönetilmiştir.

Gelişen teknoloji Dünya'yı değiştirdi; kültürel anlayışların, yaşam modellerinin üzerinden silindir gibi geçiyor ama siyaset arenasında klasik entrikalardan medet umuluyor. Matbuaat müzelere kaldırılırken, devletler internet dünyasının aktivistlerine kirli çamaşırlarını kendi elleriye teslim ederek pislikten yakasını kurtarmaya çalışıyor yani devletler bile umudunu internet medyasına bağlarken, Türkiye'nin bebekleri annelerinden ninni, dedelerinden masal dinleyerek büyümeye çalışıyor!

Türkiye'nin yakın tarihi beşik kertmesi evlilikler, berdeller, akraba evlilikleri, aşk cinayetleri, nice kuma dramaları ile dolup taşıyor.. Gençlerin müzik dinlerken kendilerini jiletliyor olmaları da derinlemesine incelenmesi gereken bir başka konu olarak hala varlığını sürdürüyor.

Yolları yakın tarih galerisine hiç düşmemiş olanlar ile kendi ülkesini bir baştan bir başa dolaşamamış olanların bugünleri anlayabilmesi mümkün değil.

Uyanık bir televizyon muhabirinin sokaktaki insana uzattığı mikrofondan ekranlara yansıyor: İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy'un adını bile bilmiyor vatandaş. Türkiye, her gün yeni bir üniversitenin açılış kurdelasını kesiyor.. Üniversite mezunu sayısında patlama yaşanıyor olması değiştirmiyor Türkiye gerçeklerini..

Hiç kitap okumayan insanların yaşadığı bir ülkenin medeni ve çağdaş olabileceğine kimler inanıyor Allah aşkına?

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük