Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Kimsenin yazmadığı ekonomi gerçeği

info@haberdukkani.com 26 Ekim 2018 Cuma

Başınızı gömdüğünüz günlük dedikodu kazanından kaldırıp şöylece bir dünyaya gözatacak olduğunuzda süper güç olarak kabul edilen ülkelerde ilk göreceğiniz ekonomik gerçek, hayat pahalılığıdır.

Her vatandaş Türkiye'nin "süper güç"ler arasında en başta yer almasını canıgönülden arzular. Fakat bunun nasıl olup da gerçekleşeceği konusuna gelince, "sloganlar" ile "temenniler"in hiçbir geçerliliği olmadığını bilmezden gelirler ya da gerçekten bilmezler.

Süper güç diye tanımlanan ülekelere turistik amaçla gidip çuvalla para harcayanların çok iyi bildikleri gibi oralarda hayat Türkiye ile mukayese edilemeyecek kadar pahalıdır. Süper güç olmanın da bir bedeli olsa gerek!

Bugün Türkiye'de parayı bastıran aradığı her ne ise bulup satın alabiliyor. Gerekli ya da gereksiz her ne varsa Türk pazarında var. Vitrinlerde en akla hayale gelmeyecek ürünler alıcı bekliyor.

Kentlerde kimse elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan yaşıyabiliyor; hertürlü hizmet var. Lüks masaj solanları bile!

Evler lüks tüketim mamülleriyle dolup taşıyor, öyle ki evin içinde adım atacak yer yok!

Çocuklar bile şımarıklığın zirvesinde, lüks sayılabilecek bir yaşam sürdürme yarışına katılmış olduklarını bilmiyor, ebeveynlerinin yüksek egolarını tatmin oyuncağı haline dönüşmüş durumdalar.

Savurganlık, hesapsızlık, sonsuz bir sahip olma arzusunun kırbacı altında yaşam sürdüren geniş halk kitleleri "hayat pahalılığı"ndan şikayet etmeden edemiyor.

Çok değil lütfen 50 yıl öncesini anımsayın, o günleri bilemeyecek kadar gençseniz, Türkiye'de nasıl bir yaşam sürdürüldüğünü açık açık anlatan o kadar çok yayın var ki, birkaç sayfa okumanız yeter de artar bile... Okuma alışkanlığınız yoksa eğer, Ara Güler ile Gültekin Çizgen'in siyah/beyaz fotoğraflarına bakın, dedelerinizin, babalarınızın, ninelerinizi ve akrabalarınızın yaşantısını tüm çıplaklığı görecek ve içiniz acıyacaktır.

Dün elinde valizi bile olmadan İstanbul'a gelmiş olanlar, bugün trilyonların sahibi durumundadır. Beleşe kurdukları gecekondular düne kadar apartmanken bugün AVM olmuş durumda ve kimse burnundan kıl aldırmıyor! Bu değirmenin suyu nereden geldi? Nedir bu şımarıklık ve kendini ulaşılmaz ilah sanma kerkenezliği?

Türkiye süper güçler arasında yer alacaksa, her vatandaşı bir yeryüzü cennetinde yaşayacaksa eğer, elbette ki; hayat beleşe getirilememeli..

Yaşantınızı sorgulamadan ne başkalarını ne de Türkiye'yi sorgulamayın lütfen.

Eleştiriler "yıkıcı" değil "yapıcı" olmaya başladığında hayatın beleş olamayacağı, olmaması gerektiği gerçeği kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük