
Ben kazandım. Bundan sonrası kazançtan kayıp olabilir.
Coin ile, yurtdışındaki yurttaşlarımızı dolandıran holdingler aynı taktiği mi uyguluyor?
İşi bilen kazanıyor, bilmeyen kaybediyor
Çok yıl önceydi. Çok iyi bir dostum, beraberinde bir Surinamlı olduğu halde küçük bir grubun katıldığı bir toplantı düzenlemişti. Konu, Bitcoin idi.
'Bugün bin euro yatırırsan, bir yıl sonra 10 bin euro ve hatta daha fazla olabilir' gibi laflar ediyorlardı. Ben de 'Bunlar her kim ise, nereden kazanacaklar ve nasıl bu kadar kâr dağıtabilecekler' diye sorduğum zaman, 'Bunlar diye bir şey yok. Bu kişilerin sahibi olduğu bir oluşum değil. Böyle bir mekanizma kuruldu ve bu mekaizma yürütüldüğü sürece para çoğalacaktır' yanıtını aldım.
Kafama hiç yatmayan hikâyeler dinledikten sonra, bu işin de, yıllar önce yurtdışındaki insanlarımızın birikimlerine göz diken holdinglerin hikâyesi aklıma geldi.
O günden bu güne yıllar geçti. Bitcoin gibi 9 bin coin daha türedi. Ne ilgiçtir ki, dünyada coin mekanizmasına müptela olan insanların içinde, Türkler dördüncü sırayı almışlar. Yani kocaman Çin, Amerika, Hindistan ve Rusya gibi yüzmilyonlarca nüfus içinde, 80 milyonlukTürkiye halkı, bu işe çok rağbet etmiş.
Önceki gün Türkiye'den çıkan bir haber dünyada büyük bir patlama yaptı. Kripto para borsası THODEX'in kurucusu Faruk Fatih Özer'in 2 milyar dolar ile yurtdışına kaçtığı haberi yayıldı.
THODEX'in bu dolandırıcılığı ile coin mekanizması arasında hiçbir bağ yoktur. Yaşanan, bir borsa soygunculuğudur. Coin konusu ile borsa yolsuzluğunu birbirine karıştırmamak gerekir.
'Büyük coin'lerin yanında bir de küçük olan 'Altcoin'ler vardır.
Şimdi sıkı durun ve yazacaklarımı lütfen anlamaya çalışın. Zira rakamlar kafanızı karıştırabilir.
Hiçbir zaman inanmadığım coin işine, nasıl olduysa ben de bulaştım. Bulaşmama da oğlum Ruşen neden oldu.
'İlhan Karaçay da reklam yapıyor' iddiasından kurtulmak için coin adı vermiyorum ve sadece 'Altcoin' diyorum. Bir Altcoin'in beheri 24 euro cent idi. Oğlum bana, 'Bu coinden alalım. En kötü ihtimalle 10 cent düşer ama, yükselirse de çok yükselir' diyerek 21 bin adet satın aldı. Bunun için 5.040.00 euro ödedim.
Artık hergün bu altcoin'e bakmaya başladım. 24 euro centten 35 euro cente yükseldiği zaman heyecanlanmıştım. Öyle ya yükselen her kuruş bana 210 euro kazandırıyordu. Aradan iki ay geçince benim coin 60 euro cent oldu. Yani toplamda 12.600.00 euro olmuştu. Oğlum'a 10 bin coin yani 6 bin euro geri almasını söyledim. Yarım saat sonra banka hesabımda 6 bin euro girdi.
Müteakip günlerde benim coinin bedeli 60'tan 30'a indi ve sonra da bu civarlarda dolaşıp durdu.
Ama ne olduysa geçen hafta oldu ve benim coin 159 cente yükseldi. Yani 11 bin coinim 17.490.00 euro olmuştu. Oğluma hemen 6 bin coin, yani 9.540.00 euro geri almasını söyledim. Yarım saat sonra hesabıma 9.540.00 euro girdi ve geriye kalan 5 bin coinim, 7.950.00 euro olarak kaldı.
4 ay içinde banka hesabıma 15.540.00 euro kâr girdiği gibi, düşüp kalkmakta olan bitcoin hesabımda da 5 bin coinim var. (Bugünkü değeri 5 bin euro etrafında dolaşıyor)
Şimdi kendi kendime söz verdim. Bundan sonra hiç alış yapmayacağım ve birkaç yıl bekleyeceğim. Nasıl olsa 15 bin euro kârdayım. Bakalım bizim coinler milyonları bulacak mı?
PÜF NOKTASI ÇOK ÖNEMLİ
Size bunları açık yüreklilikle yazmamın nedeni, sizi coin almaya teşvik etmek için değildir.
Aksine, bu konuda çok dikkatli olmanızı sağlamak içindir.
Dün oğlum Ruşen'e sordum: 'Oğlum, bu durum ne kadar böyle devam eder? Bir gün bu çeşme kurumayacak mı? Veya, bu işte aracı olanlar parayı yok edemez mi?' diye sordum.
Oğlumdan aldığım cevabı ben bile iyi anlamadım ama, anladığım kadarını size anlatayım:
'Baba, ben bu coin sayfasına girdim ve sesnin belirlediğin meblağı havale ettim. Ama bu işlemi yaparken, bazı şeyleri bilmen gerekir. Örneğin ben, aynı sayfada bir cüzdan satın aldım. Bunun için 120 euro ödedim. Ve 21 bin coini bu cüzdana aktardım. Bundan sonra ortada aracı falan kalmadı.
Cüzdanın şifresi çok önemli. Şifreyi unutursan, paraları da unut. Yani bundan kurtuluş yok. Bu nedenle şifreyi unutmamak üzere bir yerlere koy. Hatta bir de yedek şifre veriliyor. Geçenlerde adamın biri şifresini unutmuştu. İkinci şifreyi de unuttuğu için 14 milyon doları kayboldu.'
Doğrusunu söylemem gerekirse, oğlumun anlattığı cüzdan satın alma meselesini pek anlayamadım.
O zaman şunu söylemek gerekecek: Bu işlere girmeden önce, bu işleri çok iyi bilen birinden mutlaka yardım alın. Aksi takdirde bu işlere girmeyin.
Benden tavsiyeler bu kadar. Bundan sonrasına siz karar verin artık...
TÜM YAZILARI
- Hollanda'da sahte mülteciseverlik (16 Nisan 2022 Cumartesi)
- Konuşma ahlâkından yoksun kişiler neden revaçta? (13 Şubat 2022 Pazar)
- Noel Baba hakkında bilmediklerimiz (13 Ocak 2022 Perşembe)
- Sefarad sergisi (17 Kasım 2021 Çarsamba)
- Yine Haçlı ruhu! (04 Mayıs 2020 Pazartesi)
- Salgın hastalığı ilmi ve dini açıdan yorumlamak (08 Nisan 2020 Çarsamba)
- Hukuk devleti mi, hakimler devleti mi? (24 Mart 2020 Salı)
- Umutla girdiğimiz 2020 yılı hayal kırıklığı yaratmaz inşallah! (14 Şubat 2020 Cuma)
- Kim ne derse desin, Avrupalı koyun gibi, Türk tilki gibi ! (29 Ocak 2020 Çarsamba)
- En büyük eksiğimiz Lobi faaliyeti ve siyaset (27 Aralık 2019 Cuma)
- Yazamadı (!) (04 Aralık 2019 Çarsamba)
- Olaylara Türkiye’den ve yurtdışından bakış farkı (01 Kasım 2019 Cuma)
- Hollanda Selefilik ile Çalkalanıyor (16 Eylül 2019 Pazartesi)
- Turizmde şımarıyoruz; önlem alınmazsa, turizmimiz çöküşe geçer (31 Ağustos 2019 Cumartesi)
- Her şey olması gerektiği gibi olur inşallah! (26 Haziran 2019 Çarsamba)
- Düşünemiyorum, yazamıyorum, zira yazma şevkim kırıldı (21 Mayıs 2019 Salı)
- İlticacıların, sorunlarını sığındıkları ülkeye taşımamaları isteniyor (12 Şubat 2019 Salı)
- Sosyal medya canavarı... (11 Ocak 2019 Cuma)
- Torpilli olmanın, zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz (21 Aralık 2018 Cuma)
- Adab-ı muaşeret (Görgü kuralları) (31 Ekim 2018 Çarsamba)
- Lozan Antlaşması, iki kutup arasında değişik değerlendiriliyor ama... (17 Ağustos 2018 Cuma)
- Erdal İnönü 92 yıl önce doğmuştu (03 Temmuz 2018 Salı)
- Yeni yıla girerken (27 Aralık 2017 Çarsamba)
- 50 Yıl önce sokaktaki, 'Hemşehrim nerelisin' deyişi özlüyorum (31 Mart 2017 Cuma)
- İçtimai duruma göre hareket etmek... (13 Mart 2017 Pazartesi)
- Aaaah içine tükürdüğüm politika ah! (26 Şubat 2017 Pazar)
- ABD dağılırsa, AB de dağılır (03 Ocak 2017 Salı)
- 1980'leri yeniden yaşıyorum (24 Temmuz 2016 Pazar)
- Türk toplumunun profili değişiyor mu? (30 Haziran 2016 Perşembe)
- Türklüğümü sorgulayanlara (31 Mayıs 2016 Salı)
- Neden kavgacı bir toplum olduk? (30 Nisan 2016 Cumartesi)
- Hollanda'da Türk gazeteciler (!) (14 Mart 2016 Pazartesi)
- Ahmet Çakar'a cevap (10 Ocak 2016 Pazar)
- 2016'ya girerken (04 Ocak 2016 Pazartesi)
- Kalp spazmından ölüyordum! (04 Aralık 2015 Cuma)
- Kendine 'HİÇ' adını yakıştırmış ama, aslında o 'ÇOK' şey... (04 Kasım 2015 Çarsamba)
- Türk Hava Yolları'na hiç yakışmıyor... (18 Ağustos 2015 Salı)
- Süleyman Demirel ile anılar (19 Haziran 2015 Cuma)
- Bosna Felaketi Batı'nın oyunu muydu? (11 Nisan 2015 Cumartesi)
- Türk siyasetindeki komedi (10 Nisan 2015 Cuma)
- Beni megaloman gibi yazmaya zorlayan vurdumduymazlıklar (10 Mart 2015 Salı)
- Önce Türkiye’yi yasa boğan Özgecan (17 Şubat 2015 Salı)