Ali HASDEMİR
Ali HASDEMİR

Kuşlar kaybolup gitmeden

alihasdemir@haberdukkani.com 05 Mart 2011 Cumartesi

Şu değişmez yasa gibi gerçeği asla unutmamak gerek..

Doğada ters  giden bir şeyler varsa, bu sorunun ilk olarak kuşlardan ve arılardan gözleyip anlayabilirsiniz..

"Dünya Kuşları Koruma Birliği" isimli ululslar arası kuruluşun son raporları, çok ciddi tehlikelerin habercisi âdeta..

Özellikle ülkemiz açısından çok çarpıcı sonuçlar çıkıyor ve risklere dikkat çekiliyor bu raporda..

Geçmişte eşsiz doğasının haklı ünüyle anılan, doğasının bünyesinde her tür bitkiyi barındıran, her tür gıda ürününü yetiştirebilen bereketli topraklarıyla,  olağanüstü  fauna ve florasıyla,  eşsiz akarsularıyla, kazmayı vurduğunuzda kayanın kenarından bile fışkıran kaynak sularıyla, şırıl şırıl akan dereleri ve çağlayanlarıyla bezeli, cânım ülkemizi  bir çöle dönüştürmek için çok özel ve yoğun bir çaba sarfediliyor sanki..

Elbette ki, bu olağan dışı yaşam koşulları nedeniyle gerek göçmen kuşlarının sürekli uğrak yerii e yerli kuş türlerinin de en elverişli doğasına sahipti ülkemiz..

Ya bugün, artık öyle mi?

Avrupa kıt'ası baz alındığında, Türkiye, kuş türlerini ve doğal yaşam alanlarını en fazla kaybeden ülke konumunda..

Kaybolan kuş türü olarak Şanlıurfa'nın Birecik ilçesindeki Kelaynakları bilirdiniz sadece değil mi?

Hayır..

Son yıllarda en fazla kaybolmaya yüz tutan "Turna" türünün neslinin tükenme tehlikesi başgöstermiş durumda..

Bu hızlı yokoluşun, eko sistemdeki kaçınılmaz mahvoluşun en büyük nedeni, tek sorumlusu insan tahmin edebileceğiniz gibi; insan..
Asıl ana unsuru ise Hidro Elektrik Santralleri 'HES'lerin yarattığı yıkıcı tahrip gücündeki çevre kirliliği..

Dünya Kuşları Koruma Birliği, ciddi ve disiplinli bir kuruluş..

Araştırmalarını sürekli güncelliyor ve sürekli ve periyodik rapor hazırlayıp çözüm üretmeye çabalıyor..

Kuruluşun son hazırladığı raporda bize ilişkin bilgiler veriyor..

Anlayana tabii..

Kuşları koruma ve doğaya saygı gösterme konusunda özenli olmamız gerektiği hatırlatılıyor..

Geleceğimizi karartmamak, bizden sonraki kuşaklara yaşanabilir bir ülke bırakma konusunda hassasiyet gösterip, ivedi çözüm arayışlarıyla bu eksiklerimizi gidermemizi, geçmişteki hatalarımızı telâfi etmemizi istiyor..

Bu rakamlar epeyce vahim zira..

Türkiye'de son 10 yıllık kısa sayılabilecek bir süreçte ortaya çıkan sonuç şu;
Tam 465 kuş türünü barındıran ülkemizde, minimum 55 kuş türünün sayılarında çok azalma olduğu tespit edilmiş..

Örnek mi?

Ülkemizde sayısı 10'dan daha az Telli Turna türü kaldı..

Eskiden sayıları binlerce olarak ifade olunan Turna'ların sayısı ise sadece 40 küsur kadar kalmış..

Düşünün ki, küçük bir semt  korusunda bile 50'den daha fazla sayıda Turna vardı çocukluğumuzda..

Böyle giderse, özellikle sulak alanlarının yok edilmesi sürerse ve hiçbir tedbir alınmaz ise seri kuş ölümleri görülebilir (domino etkisiyle) önümüzdeki 10 yıl içinde en 4 ya da 5 kuş türü yok olup gidebilir!!

Dünya üzerinde sadece Türkiye'de yetişen yaklaşık 500 tür bitki ise önümüzdeki 10 yıl içerisinde yine HES'ler ve barajlar nedeniyle yokolarak yeryüzünden silinip gideceği de yine bilim adamlarınca öngörülüyor..

Yapılan tam incelemeler sonucu ortaya çıkan bilimsel veriler, kırmızı alarmı işaret ediyor..

Ne hazin bir tablo değil mi?

Karamsar olmamak ve mücadele için tükenmeyen bir enerji gerek bize..

Siyu kabilesinin bilge reisinin yüzyıllarca önce "beyaz adam" a yaptığı uyarıda vurguladığı gibi;

"Nehirdeki son balık, ağaçta son kuş kaldığında, o çil çil altınların, deste deste banknotların hiçbir işe yaramadığını görecek, anlayacaksın, ama son nefesini verirken.."

Büyük Reis'e çağdaş bir katkıda bulunmak isterim;

"Emin olunuz ki, yüksek teknolojiniz de bir işe yaramayacak ve kurtaramayacaktır sizi.."

Herşeye karşın,

Esen kalınız..

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük