Kutup Geceleri...

info@haberdukkani.com 06 Şubat 2014 Perşembe

Grönland'da 23 Eylül ile 21 Mart arasında Güneş'in hiç doğmadığı kış dönemine "Kutup Gecesi" deniliyor..

Silivri Cezaevi'nde tam 20 ay tutuklu bir sanık olarak kutup gecesini yaşadım..

Yılın geri kalan bölümünde ise, Güneş'in hiç batmadığı "Kutup Gündüzü" yaşanır Grönlan'da..

Silivri Cezaevi'nden tahliye olduğum bir gece yarısından itibaren kutup gündüzünü yaşıyorum..

Hep üşüyorum. Öyle soğuk ki, mümkünü yok hiç ısınmyor hayat. Ruhum dondurucu soğuk bir mevsimde kaldı. Silivri'de tutukluluk günlerinden 8 yıl önce, hiç bitmeyeceğine iyice inandığım, 9 gün süren işkence gecelerinin sonrası, Kutup Geceleri'ne kilitli kalmış bir ruhla yaşanmıyor aslında ama yaşadığımı iddia ediyor nüfus idaresi, elden ne gelir!

Elbette Kolay değil yaşam; hiçbirimiz için. Hayat herkes için çok zor. İşsiz için de çalışanlar için de, yoksullar için de zenginler için de.. Çıraklar için de, öğrenciler için de.. Doktorlar için de piyanistler için de hayat hep çok zor.. Gece gündüz ibadet eden din adamları için de, genelev günahkarları için de öyle..

Yüce yaratıcı çok adil olarak paylaştırmış canlılara acıları.. Tıpkı insanlar gibi, hayvanlar da nasiplerine düşeni almışlar çaresizce..

Ölümü tatmaya mahküm her canlı varlık acıların paydaşıdır. Ancak Kutup Gecelerini yaşamak her kula nasip olmuyor!

Her canlının bir gün ölümü tadacağı ne kadar gerçek ise, her yazarın kutup gecelerini yaşayacağı da bir o kadar gerçektir.

Eğer bu satırlara inanmıyorsanız yazarların yaşam öykülerine bir gözatmanız yeterlidir.

Anlayacağınız yazarlık hiç de matah bir iş değildir aslında.. Nobel vs. ödüller almış olsanız da hiç fark etmez. Onların başına gelenler de pişimiş tavuğun başına gelmiyor hani.. Çalarlar yazarların yaşamlarını, geride sadece bir tomar tozlu kağıt kalır. Yazı işçiliği sanatı işte böyle bir şey.