Agâh ÖZGÜÇ
Agâh ÖZGÜÇ

Magandalaşan Türk Sineması

agahozguc@haberdukkani.com 10 Haziran 2010 Perşembe

Siyaset ve magazin dünyasının giderek yozlaştırıldığı, insan ilişkilerinin bir kabalığa, bir şiddet olgusuna dönüşüp, duyarlılıkların can çekiştiği, hele lümpen tiplemelerin "bir halk kahramanı" gibi sunulduğu günümüzde "herkes biraz maganda" mı gerçekten?

Magandalık nedir, maganda kimdir?

Yıllar öncesine dönersek, 1993'de Şile Belediyesi'nin 9. Şile Bezi Kültür Şenliği'nde "Maganda Kültürü ve Çağdaşlaşma" başlığıyla bir panel düzenlendiğini öğreniyoruz Muharrem Yılmaz imzalı bir yazıdan. Prof. Toktamış Ateş, Aydın Boysan, Demirtaş Ceyhun, Tan Oral, Turan Oflazoğlu ve Refik Durbaş; Oktay Akbal'ın  yönettiği bu panele katılan ünlü isimler.

O panelde "Her insanın içinde biraz magandalık vardır" der, Aydın Boysa. Ona göre, "Maganda kadını seven, reddedildiğinde ise kadını 32 yerinden bıçaklayan, trafikte hızla şerit değiştiren, yere tükürenler"dir. Oktay Akbal'ın maganda tanımlaması şöyledir:

"Maganda yeni bir olay değil. Maganda eskiden de vardı.. 2. Dünya Savaşı sırasında da hacıağalar vardı. Bunlar çok para kazanmış, görgüsüz insan tipleriydi. Maganda daha farklı bir şey. Asıl maganda kendi öz dili olan Türkçeyi bilmeyenlerdir. Bu gibiler yaşamda karşınıza her şekilde, politikacı, bakan, başbakan hatta cumhurbaşkanı olarak da çıkabilirler."

DÜNÜN "DAVARO"LARI...

Akbal'ın sözünü ettiği o, "dünün magandaları hacıağalar", bizim sinemamızın iç-göç filmlerindeki her tür sömürüye açık ve en zararsız tiplemeleriydi. Görgüsüz, kültürsüz olabilirlerdi. Ama, 1950'li yıllarda henüz kirlenmemişlerdi. Zamanla köylülüklerini üzerlerinden atıp kentli olmaya çalışsalar da..

1970'lerde sokaktaki lümpen seyirciyi coşturarak koltuklar kırdıran Behçet Nacar'ın "Parçala Behçet", 1980'lerdeki kopyası Kazım Kartal'ın "Yırt Kazım" tiplemeleri gibi şiddet yanlısı değillerdi, o hacıağalar.

1975-1981 yılları arasında Türk Sineması, bir "tipler karmaşası" içindedir. "Parçala"yan, "yırt"an sert erkek kahramanlı filmlerin ardından, bu kez de farklı özellikler taşıyan yenileri boy gösterir. Maganda eğilimleri güldürü türü filmlere doğru bir kayma başlar, vurdulu kırdılı avantürlerden sonra, yırtıcı parçalayıcı erkek tiplemelerinin yerini, yumuşak davranışlı "komik jön"ler alır. Bu çeşitlemede Aydemir Akbaş ve Kemal Sunal, yerli film seyircisinin yeni "idol"leridir. Ve Atilla İlhan'ın deyimiyle de o yıllarda Yeşilçam'a "sokak sineması" egemendir.

"Sokak sineması"nın, seks komedilerinin "esas oğlan"larından biridir Aydemi Akbaş. Sağa sola yalpalayıp yandan çarklı yürüyüşüyle, kendine özgü jest ve mimikleriyle... "Tantana Kemal", "Ayıkla Beni Hüsnü, "Kolombo Şakir", "Şerefsiz Şeref", "Yedi Yürekli Şaban", "Süper Selami" ve "Öttür Kuşu Ömer" gibi sokak tiplemeleriyle, seyircisi tarafından alkışlanır. Hele o kürdan bedeniyle kasılıp "Konuşla lan..." dedikçe...

Günümüz Türk Sineması'nda ise maganda şiddetinin önlenemez bir yükselişe geçtiğini dehşetle izliyoruz. İşte, Serdar Akar'ın 2006 yapımı "Barda", şiddet ve cinnet sinemasının en uç filmlerinden biri şimdilik. Beş hapçı psikopat magandanın ortalığı kan gölüne çevirdiği film, şiddet çeşitlemelerindeki o "görkemli lümpenliği"yle  yerini alacak Türk Sineması'nda, kimsenin kuşkusu kalmasın. İçerdiği ürkütücü atmosferiyle izlemesi bu zor filmde, kent magandalarının reisini canlandıran Nejat İşler de başarılı bir oyun sergiliyor. Bu tarz bir kahramanlaştırmayı sevsek de, sevmesek de...

RECEP İVEDİK BİR YARATIK...

2008'de Türk filmleri izleyicisi yeni bir tiplemeyle, yeni bir kimlikle karşı karşıya geliyor. 13-22 yaşları arasındaki seyirci profilinin bu yeni idolü kim? Oyuncu Şahan Gökbakır'ın canlandırdığı Recep İvedik karakteri bir maganda. Ama kriminoloji uzmanı, İtalyan yazar Enrico Ferri'nin tanımlamasıyla "Psiko-Antropolojik Cani" tiplerinden değil. Demirtaş Ceyhun'un tanımıyla söylersek "Kara Bıyıklı Türk"lere biraz daha yakın...

Togan Gökbakır'ın yönettiği filmde "bir halk kahramanı" olarak sunulan Recep İvedik ne yapıyor? Lümpen bir yaşam biçiminin kahramanı İvedik, bacaklarını iki yana açarak oturuyor, önündeki arabayı sollayıp şerit değiştiriyor, yerlere tükürüyor, -afedersiniz- osurma yarışmalarına katılıyor, elleriyle ayıp hareketler yapıyor. Sakallı, kıllı irikıyım yapılı bir yaratık İvedik. Saf değil, kurnaz. Düşünülüp de söylenemeyenleri, insanların yüzüne yüzüne söyleyebilen bir "Doğrucu Davut" sanki. Seyircisiyle özdeşleşmesinin asıl başarısıi bu özelliklerinden mi kaynaklanıyor acaba?..

"Recep İvedik", 7 hafta sonunda 4 milyon küsür (4.005.640) seyirciye ulaşıp, Cem Yılmaz'ın "Gora"sını geçmişse ve 4 milyon 256 bin 576 izleyici sayısıyla "box Office" rekorunu kıran Serdar Akar imzalı "Kurtlar Vadisi'nin ensesinde iz sürüyor demektir. Bu arada sürekli sürdürülen bir yanlışı bir kez daha düzeltelim. Bu üç filmin seyirci rekorları, Türk Sinema Tarihi'ni kapsamaz. Doğru olan Ertem Eğilmez'in 1990'daki "Arabesk"inden bu yana, yani "son yılların" ya da son 18 yılın rekorlarıdır.

Birçok filmin yerlerde süründüğü günümüzde yeni bir seyirci patlaması oluşturan "Recep İvedik", yaşadığımız toplumun fotoğrafı gibidir. İnanılmaz gişe başarısı bir yana, Togan Gökbakır'ın halk kahramanı gibi, dobracı ağzıyla sorarsak, "Recep İvedik film midir, kilim midir?" tartışılır...

KAYNAKÇA:
• Muharrem Aydın, Herkes Maganda, Cumhuriyet gaz. 1 agustos 1993
• Derviş Zaim, Şiddet Eyleminin Ön Hazırlıkları, Cumhuriyet gaz. Say: 1088, 28 ocak 2007
• Attila İlhan, "Yeşilçam'ın Görkemli Lümpenliği" Cumhuriyet gaz. Kasım 1997

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük