Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Saygı, yapılan işedir; şahsa değil..

info@haberdukkani.com 30 Kasım 2013 Cumartesi

Basın sektörü çalışanları bilmelidirler ki, gazetecilik "meslek" değil, sadece bir "iş"tir, halkın basına olan saygısı şahsa değil sektöre yöneliktir.

Toplumun gazetecilik sektörüne duyduğu saygıyı, imza sahipleri şahıslarına has bir teveccüh sanıp, adlarının göklerde ışıldayan bir yıldıza dönüştüğüne inanırlarsa eğer, saflığa kapılmış olurlar ve er ya da geç hüsran yaşarlar.

Türkiye Asya modeli bir cumhuriyet devletidir ki; sürekli değişir, kendisini yeniler. Bunun içindir ki; iktidarlar zigzag çizer görünüme düşerler. Basın iş kolundaki emekçiler de çaresiz bu zigzaglardan paylarına düşeni alırlar. İp üzerinde cambaz durur ama medya mecralarında tiraj ve reyting ölçümleri hiçbir dönemde "istikrar" çizgisinde duramaz.

Toplumun ilgisi ve takdiri çok değişkendir, sürekli fikir ve beğeni çarpışmaları yaşayarak dönüşür. Bu bilimsel gerçekler bir yana, geçmişin aynası tarih galerisine şöyle kabasından bir bakış atmak bile nice parıltılı, yaldızlı isimin onca didişmenin ardından kayıtlara düşmüş gölgeler olduklarını, geleceğe çok ciddi envanter bırakmış olanların dahi sadece araştırmacıların dikkate değer bulacakları isimler olduğu gerçeği kolayca göze çarpar.

Şimdi geldik işin püf noktasına;
Basın iş kolunda yer alan vitrindeki isimler, adlarının ölümsüzleştiğine inanıp şişindikçe, farkında olmadan aslında kendilerini yıpratırlarken, kendilerinden sonra gelen kuşaklar da sözde saygı duyuyorlarmışçasına "duayen" diye diye, üstatları hüsran limanına doğru yola koyarlar.. Eh kişi haddini bilmezse, gençlik hem dalgasını geçer, hem ego tatmini yaşar, hem de hasetliğin gizli keyfini, bandıra bandıra sonuna kadar yer.

Basın sektöründe eskitilmiş bir yazı emekçisi olarak edindiğim tecrübeler ve tanık olduğum olaylar bana yaşamı, toplumu ve basın sektörüne kendi çağımın tanıklığını nasip etti. Yukarıdaki satırları bir aspirin tableti kabul edebilen iyileşip şifa bulabilir.

Günümüzde basın iş kolundaki pek çok duayen imzalarını gökteki yıldızlardan birisi zannediyorlar ve buna da yürekten inanıyorlar. Onları buna kim ya da kimler inandırmıştır bilemem ama mutlaka bir saflık anında kandırılmış olduklarına inanmak isterim.

Dünya değişti, dönüştü; toplum değişip dönüştü ama basın iş kolunun duayenleri bu gerçeği bir türlü algılayamadılar. Gökteki yıldızlar gibi parıldadıklarına inandıkları için, toplumdan kopmuş, refah içinde bir başka alemde yaşadıklarından, gerçeklik duygusunu yitirdiler.

Kişisel çıkarları uğruna bazı gerçekleri kasten görmemeyi zaten hazmedebilmiş olan basının bu emekçileri, zaman için de gerçeklikten tümüyle uzaklaşıp sadece kendi içinde bulundukları atmosferi Türkiye gerçeği olarak kabullenip çoktan çökmüş fikirleri savunmaya devamda ısrarcı oldular. Toplum onların imzasının bulunduğu yayınları izlememeye ve bayilerden satın almamaya başlayınca yine de uyanamadılar. Çizgilerinde direndiler. Bu defa da toplum basın sektörüne olan "güven" duygusunu yitirdi.

Günümüzde hiç kimse basın sektörüne inanmıyor, güven duymuyor ve tabi saygı da duymuyor. Bu durum daha uzun bir süre devam edeceğe de benziyor. Medya mecraları "duayen"lerden tümüyle arınana kadar da güvensizlik devam edecek gibi görünüyor.

Adlarını gökte parıldayan yıldız zannedenler hüsran limanında karaya ayak bastıklarında zaten yeryüzünde basılı yayın da kalmamış olacak. Onlar basılı yayıncılığın son emekçileridir. Hepsi katafalklar üzerinde "alkışlarla" uğurlanıp çabucak unutulacak olan, sonu gelmiş bir iş kolunun, son oyuncularıdır.

Benden hepsine selam olsun.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük