
Hıristiyanların kutsal kitabı İncil'e göre, kadınlara şöyle seslenir: "Acını ve doğurganlığını arttıracağım; çocuklarını acı içinde doğuracaksın ve arzun kocana ait olacak ve seni o yönetecek"
Egemenlik, dünayının kuruluşundan beri erkeklere özgü bir davranış biçimidir, değişmez. Ve kadın olmanın acıları, sancıları sinemamızın her dönemine çeşitli biçimlerde yansımışyütır. Dövülen, tacevüze uğrayan, öldürülen kadın öyküleriyle. Özellikle de geri kalmış ülkelerde ve maço toplumlarında bu bir 'alın yazısı mı, 'kadın yazısı' mıdır, nedir?
Mill, Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu geçtiğimiz son iki ay içinde (2010) kadınlara yönelik, fiziksel, sözel, psikolojik cinsel şiddet olaylarının sayısını 55 olarak açıklıyor. İşte, 'barış yolculuğu" uğrana memleketi İtalya'dan kalkıp, Kocaeli'ne bağlı Gebze'ye geldiğinde tecavüz edilerek öldürülen sanatçı Pippa Bacca ise, bu kadın 'kadın yazgısı'nın en acılı kurbanlarından biri. Ve 11. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, (talihsiz Pippa Bacca'yı) Barş Ne Zaman adlı bölümde anarken, kadınlara da şu mesajı veriyor: "Kendin ol, düşünü yarat"
İÇ GÖÇ KURBANLARI
Türk Sineması'nda taşralı kadın tiplemelerinin "kimlik" savaşları en yoğun biçimiyle iç göç filmlerinde görülü. Kimi ekonomik özgürlüğüne kavuşuo kendi ayakları üzerinde durmayı başarır. kimi de 1950'li yılların İstanbul'unda uyum sağlamayıp yitip gider.. Bir yanda her türlü sömürüye, sınıfsal baskıya baş kaldıranlar, diğer yanda kendi iplerini çeken teslimiyetçi "kurban kadınl"lar.
İstanbul gibi bir büyük kentin tuzaklarına direnemyeip hemen teslim olan bir 'kurban kadın' karakteri görürüz. Halit Refiğ'in 1964 yapımı 'Gurbet Kuşları' filminde..Bu pasif karakteri, Maraşlı ailenin kızı Fatma rolündeki Pervin Par canlandırır. fatma, önce bir randevuevine düşürülür, sonra da ağabeylerinin baskını sırasında damdan boşluğa kendini bırakıp intihar eder.
Halit Refiğ, bu kez 1972'de yönettiği Fatma Bacı'da, bir kan davası nedeniyle köyünden kaçıp iki kızı ve oğluyla birlikte İstanbul'a yerleşen bir Anadolu kadınının öyküsünü görüntüler. Fatma Ana'yı Yıldız Kenter oynar. Bir apartmanda kapıcılık yapan Fatma, Gurbet Kuşları'nın Fatması gibi 'kurban kadın' değildir. Yabancısı olduğu büyük kente boyun eğmez, onurlu bir savaşın içindedir. Kızları ve oğlu, Fatma Ana'nın koruması altındadır. En büyük korkularından biri oğludur. Oğlunun bir gün babasının katilini vurup elini kana bulamasını istemez. Ve sonunda Fatma, oğluna kıyamaz, kocasının katilini kendi eliyle öldürür.
Çocuğu uğruna büyük kentte savaş veren bir analık öyküsünü de Türkan Şoray'ın hem yönetmenlişğini yaptığı, hem de başrolünü oynadığı Azap adlı filme izleriz. Bir Elif Ana öyküsüdür bu. Elif Ananın köyünden kalkıp İstanbul'a geliş nedeni felçli yavrusudur. Sırtında taşıdığı yavrusunu tedavi ettirmek için büyük kentte 'anne olma'nın acısını yaşar. Çeşitli olaylarla karşıkarşıyadır. Kentsoylular arasında kırsal kesimli bir kadın olarak horlansa da, analık içgüdüsüyle mücadeleyi elden bırakmaz. Yavrusuna doğuştan hasta teşhisi koyulan Elif'in direniş öyküsü dıramatik bir sonla noktalanır. Çocuğunu kurtarma umuduyla, zengin bir adam böbreğini verir. Umut, dayanılmaz bir azaba dönüşür ve çocuk kurtulamaz.
BİR DİRENİŞ ÜÇLEMESİ
Lütfü Ömer Akad ustanın 1973-74 yılları arasında yönettiği Gelin, Düğü ve Diyet adlı filmleri, Türk Sinema tarihine bir 'iç göç üçlemesi' olarak geçer. Yozgatlı, Urfalı ve Afyonlu üç ailenin, üç ayrı filmdeki yaşam öyküleri aslında, birbirlerinin devamı olup, birbirlerini tamamlayan bir 'nehir roman' gibidir. Gelin'de Meryem, Düğün'de Zelha, Diyet'te Hacer, bu üçlemenin kırsal kökenli kadın karakterleridir.İnsancıl değerlere, aile kavramlarına sıkı sıkıya bağlı, ama ters düştüklerinde haklarını savunabilen, ezilmeye karşı direnen, düşünen bu üç kadını da Hülya Koçyiğit oynar, yorumlar.
Kadınlar var oldukları sürece haklarını koruyacaklar, her alanda mücadelelerini sürdürecekler. Siyasette, sanatta, evinde, iş yerinde ve her yerde.. Öteden beri 'saçı uzun aklı kısa' gibi ayrımcı üstün erkek söylemleriyle hafife alınsalar da saldırıya uğrasalarda var olma savaşları içinde kurban verselerde.
TÜM YAZILARI
- ''Türk Çizgi Filmi'' Metro Goldwyn Mayer'de nasıl buhar oldu? (26 Kasım 2014 Çarsamba)
- ''ADAMINI BUL''ursanız o ''ZURNİK''TİR (01 Kasım 2014 Cumartesi)
- İntihar ve cinayetler üzerine Yeşilçam çeşitlemeleri... (24 Nisan 2012 Salı)
- "Alın yazısı" mı, Muhterem Nur'un yazgısı mı? (21 Eylül 2011 Çarsamba)
- Seher Şeniz'in hazin öyküsü (29 Haziran 2011 Çarsamba)
- Kıbrıslı Feri'nin trajik öyküsü (10 Haziran 2011 Cuma)
- Hem kurban hem cellat: Yılmaz Güney (13 Nisan 2011 Çarsamba)
- Fikret Hakan'ın gazete ilanı (20 Mart 2011 Pazar)
- Kürk mantolu kadınlar (19 Mart 2011 Cumartesi)
- Kamera arkasının gizli tarihi... (15 Mart 2011 Salı)
- Magandalaşan Türk Sineması (10 Haziran 2010 Perşembe)
- Türkan Şoray’ın kaçırdığı filmler (29 Nisan 2010 Perşembe)
- Haber Dükkanı’nda.. (10 Nisan 2010 Cumartesi)