
Sanatta 60. yılımı kutladığım, 60 yıllık sanat anılarımı "Yıldızlar Gökte Yaşar" adlı gösterimle Türk sinema sevenlerine sergilediğim ve arka arkaya "Onur" ödülleri aldığım bu günlerde; bazı insanların, adıma bazı karalama kampanyalarına girdiklerini gördüm ve de duydum...
"Güneş balçıkla sıvanmaz" gibi söylenmiş; Atalarımızın bazı ölümsüz sözlerine inanmama rağmen, onlara ve de elbette siz değerli okurlarıma bazı açıklamalarda bulunmam gerektiğinin şart olduğunu gördüm...
"Aman bırak canım, Ülkü Erakalın 1970'li yılların sonunda erotik filmlerde yönetti" gibi sözleri sık sık duyar oldum bu günlerde...
CEVAP VERME HAKKI
Evet, doğru... 1978 yılında bende erotik filmler yönettim. Ama bu filmlerimde; şu an isimlerini gururla andığım ve birlikte çalışmaktan her zaman onurlandığım Ali Poyrazoğlu, Aydemir Akbaş, Bülent Kayabaş, Aysel Gürel ve Aliye Rona ile birlikte birkaç filme imza attım... İmzalarımızı attık daha doğrusu...
Ama bunların hiç biri; daha sonra yabancı filmlerden alınıp, gizlice film şeritleri arasına eklenen "Seks" sahneleriyle bütünleşmiş filmlerden değildi... Kısacası biz seks filmleri değil, konularında mesajlar bulunan "Erotik" filmler çektik...
Suçlamıyorum; Müjde Ar da çekti bu filmleri, zaman zaman köy filmleri içeriğinde Türkan Şoray da, hatta hatta Hülya Koçyiğit de, Fatma Girik de...
"Ablam" adlı filmi yeni tamamlamıştım...
O yıllarda devlet yardımları alınmadığı için filmlerimizi, bölge işletmecilerinin maddi katkılarıyla tamamlayabiliyorduk... İşte bu son filmlerimin işletmelerini de, Mehmet Karahafız'a vermiştim....
YAŞAMIM BOYU TİCARETTEN ANLAMADIM...
İşte bu nedenle de; filmlerimi zamanında bitirip bölgelere teslim edemediğim için, bana tazminat davaları açmıştı "Osmanlı Film" sahibi Mehmet Karahafız...
Ve bana icra yolu ile, ödeme kararları gönderilmişti... Ama benim bu ticari konulara hiç mi hiç aklım ermiyordu... Oysa gelen bu icra kararlarını, bir hafta içinde cevaplamam gerekiyormuş...
Bu cevaplamaları gecitktirdiğim için de, hakkımda hapis kararları çıkarılmıştı...
Ve bu günlerin bir akşam vakti; sonradan sivil polis olduklarını anladığım iki adam, beni stüdyodaki çalışmam sırasında yakalayıp, o zaman Eminönü'nde bulunan Emniyet Müdürlüğü'ne götürmüşlerdi...
ŞAŞKINLIK İÇİNDEYDİM...
Kendimi bir anda ayyaşların, katil zanlılarının ve sabıkalı hayat kadınlarının aralarında buldum... O pisliklerin, bağırıp çağıran insanların, uzaklardan gelen işkence seslerinin arasında sabahı zor ettim...
80'li yılların; işkence dolu bir gecesini yaşadım, rutubet ve karanlıklar içinde... Beni ve diğer zanlıları Adliye'ye sevk edecekleri an karşımda; filmini tamamlayıp teslim edemediğim için bana hapis kararı çıkartmış olan Mehmet Karahafız'ın avukatı (halen yaşamaktadır) Abdullah Şanrah'ı buldum... Müvekkilinin ilginç teklifini iletiyordu bana...
"Ya istediğimiz birkaç erotik filmi çekecek, ya da hapishaneyi boylayacaksın" dedi...
Nezarethanede geçirdiğim bir tek gecenin bile ne kadar yaşanmaz olduğunu görmüş bir insan olarak, tereddütsüz ve şartsız "evet" dedim.
ÇEKTİM O FİLMLERİ...
Hiç utanmadım o filmleri çekmekten... Ve onları tamamladığım an; sinemaya bir zaman için veda ettim ve de kendimi, Aysel Gürel'in gösterdiği yolda gerçek eğitimim olan müziğe adadım...
Ve acılarımı; bugün Zeki Müren dahil, en ünlü sanatçıların okudukları bestelerime gömdüm...
İşte gerçekler... Hesapsa hesap; günahsa günah... Günahsa eğer, iyiki işlemişim o günahları... Bu gün; kredi aldığım birkaç banka hariç hiç kimseye tek bir kuruş borcum yok...
Alnım açık, şerefim ve gururumla yaşıyorum çok şükür... Ve de; daha pek çok esere imzamı atacak, sevgi ve güzel duyguların zirvesinde mutlu günlerimi yaşamaya devam edeceğim...
Elbette ki, acı ve gözyaşlarımda olacak... İçinde acı ve gözyaşı olmayan mutluluklara, "Mutluluk" demem ben...
İnsanları, yaşamayı ve hayatı çok seviyorum... Aynı duyguları önce çalışmalarım, sonra da sezileri paylaşmak dileği ile...
Sevgiler...
Hoş'ça kalın...
TÜM YAZILARI
- Önce hukuka inanacak sonra demokrasiyi savunacaksın ki... (17 Ekim 2011 Pazartesi)
- Kuşlar sakız sevmez (13 Ekim 2011 Perşembe)
- İstekli ya da isteksiz (30 Eylül 2011 Cuma)
- Baya bi’kayboluyoruz… (18 Eylül 2011 Pazar)
- Kaldıramayacağın taşın altına girmeyeceksin (15 Eylül 2011 Perşembe)
- Sizin Kararınız ve bizim hayallerimiz (11 Eylül 2011 Pazar)
- Ben, bunlara alışamam (08 Eylül 2011 Perşembe)
- Dostluğun dili, dini ve memleketi yok (26 Mayıs 2011 Perşembe)
- Bir kraliçenin yaşam öyküsü (11 Mayıs 2011 Çarsamba)
- 22 Temmuz seçim öncesi (23 Nisan 2011 Cumartesi)
- Tosca operası ile babam da ağlar (12 Nisan 2011 Salı)
- Kırılmamak ve insanları kırmamak (01 Nisan 2011 Cuma)
- Küçük hanımefendi: Belgin Doruk (27 Mart 2011 Pazar)
- Kırmızı burunlu bir adam vardı (25 Mart 2011 Cuma)
- Ben, her bahar aşık olurum (20 Mart 2011 Pazar)
- Haldun Dormen ile benzerliklerimiz (17 Mart 2011 Perşembe)
- Zeki Müren ile son söyleşi (07 Aralık 2010 Salı)
- Aman dikkatli olun, beni dolandırdılar (24 Eylül 2010 Cuma)
- Tereciye tere satmayın (29 Haziran 2010 Salı)
- İnsan anılarla yaşar, gerisi yalan... (25 Haziran 2010 Cuma)
- Hepimiz şaşırdık artık! (21 Haziran 2010 Pazartesi)
- İnsanın yılları ile hesaplaşması (08 Haziran 2010 Salı)
- Yıllar sonra yeniden buluşma... (01 Haziran 2010 Salı)
- Harput'ta bir İstanbullu... (31 Mayıs 2010 Pazartesi)
- Haber Dükkânı’nda.. (05 Mayıs 2010 Çarsamba)