Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Statüko ve özgürlük

info@haberdukkani.com 05 Haziran 2012 Salı

Zaman zaman düşünce okyanuslarında kulaç atmak, gönlümce ve özgürce yeni romanlar yazmak istiyorum. Bu öylesine güçlü bir istek ki; karşı koyabilmem mümkün değil.

Öyle şeyler yazmak istiyorum ki; Türk edebiyatında hiç dile getirilmemiş olsun, üzeri örtülerek kapatılmaya çalışılmış her ne varsa, iki yüzlü çehreler ve kirli ruhlar gerçeğin kristal aynalarında raks etsinler..

Günümüz Türk yazarlarının çoğunun beyinleri henüz özgürleşebilmiş değildir ama  Mevlana'nın ünlü "Mesnevi"sinde bile, pornografik anlatımlar vardır. Günümüz Türk yazarları kasım kasım kasılıp şişiniyorlarsa da ne Mevlana kadar özgür beyne sahipler ne de Mevlana kadar cesurlar.

Türk yontucuları arasında ne Rodin'in, erotik ve pornografik heykellerinin yakınına erişebilen var henüz ne de Mevlana kadar özgür ve cesur Türk yazarları.

Gerçeklerin arenasında en şeytanca ve ölümcül saldırılara karşı gücüm tükenene kadar inatla mücadele ettikten sonra, paramparça ve kana bulanmış cesedim ayaklar serilirken, onurum kanatlanıp uçsun istiyorum.

Amerikalı usta romancı Henry Miller, tüm romanlarında, cinsel organları adlarıyla yazabilme cesaretini göstermiş, kimilerine göre pornografinin baş yapıtlarını, kimilerine göre de insanlığın ikiyüzlü ruhlarıyla dalgasını geçmeyi başarmıştı.

Türk edebiyatı zenginleşmek yerine giderek çölleşiyor. Çünkü, yazarlarımız henüz beyinsel özgürlük kazanabilmiş değiller. 21. yüzyılda bile düşünce kabızlığı çekiyorlar. İnanmayan televizyonlarda yayınlanan diziler ile Türk sinemasına bir bakıversin; içi kan ağlayacaktır.

"Pornografi"nin, "Ana Britanica"daki karşılığı; "Kitap, resim, heykel, film vb. yapıtlarında cinsel istek uyandırmak amacıyla erotik davranışların sergilenmesi" diye başlıyor ve tarihçesini de uzunca bir makale halinde açıklıyor.

Türk Dil Kurumu'nun "Türkçe Sözlük"ünde ise "pornografi"nin karşılığı şöyle açıklanmıştı:
"Açık saçık yayın veya resim; edebe aykırı kitap veya resim."

Yerküreye hakim hangi güç hayatın içindek yer alan "aşk"ı, "kadın-erkek çiftleşmesini" yok edebilir?

Böyle bir güç yok ve hiç olmadı.

O halde "pornografik" olduğu iddiasıyla toplatılıp yakılarak imha edilen ne kadar roman varsa sonsuza kadar yaşayacak demektir.

Zaman zaman toplumsal koşullanmalarla "tabu"ları; sanatçılar, düşünürler ve bilimciler yırtar.

Doğa'nın gerçeklerine yeni pencereler açan, yazarların yaşamlarına kezzap döküldüğünde; statüko hiç beklenmedik açmaz ve çıkmazlarla sık sık burun buruna gelir.

Türk siyasti "kürtaj"ı tartışıyor ama henüz "ensest"i tartışmaya açabilecek cesaretten yoksun..! Bu gerçeği de yıllar önce toplatılıp mahkeme kararıyla yakılarak imha edilen romanlarımda tüm çıplaklığı ile dile getirmiş olduğum için, bugün çok daha mutluyum.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük