
Turizmde 'yükseliş rekoru' kırdığımız bu dönemde, maalesef çok şımarmaya başladık. Bu şımarıklık, hemen olmasa bile, zamanla büyük bir çöküşe neden olabilir.
İsterseniz önce, yapılmakta olan şımarık hareketlerimizden söz edelim.
Turizm Days com'dan Serdar Bayraktar bakın neler diyor:
Son dakika satışları ile yoğunlaşan Antalya bölgelerinde, son 1 aydır uğraştığımız birkaç örnek vermek istiyorum:
1.- Alanya taraflarındayız ; otelin durumu ifade edilecek gibi değil. Her yer pislik içinde, asansör bozuk, yemekler misafirler tarafından beğenilmiyor, AI konseptini beğenmeyen müşteri Otel müdürü ile tartışıyor ve sonrası olaylar bir Boks maçına dönüyor. Müşteri ve otel Müdürü yumruklaşıyor. RTL de bunu güzel paketleyip yayınlıyor.
2.- Yine Alanya tarafındayız... Otel müdürü ve sahibi otelde ruhsatsız içkiden tutuklanıyor, ertesi gün otele silah ve bıçaklarla saldırı oluyor, Personel de döner bıçakları ile karşılık veriyor. Müşteriler de dehşet içinde ya seyrediyor yada kaçışıyor.. RTL henüz haber yapmadı...
3.- Bu sefer Side'deyiz ; Otel yönetimi Arife günü bir acenteye kızıyor ve konfirmeli odaları keyfi bir karar ile ( yabancı misafirleri) sokağa atıyor ve müşteriler neye uğradıklarını şaşırıyorlar. Tüm resmi makamlara şikayetler yapılıyor ama ...
Bunlar yaşanan olayların sadece birkaç tanesi, bunun yanında overbook'ları ( doluluk nedeniyle alınamayan yolcular) vs. saymıyorum bile.
Otellerde yaşanan tatsız olayların çoğu, eğitilmemiş personel ile turistler arasındaki diyalolardan kaynaklanıyor
Başlıkta yazdığım gibi, aslında 'Türk turizmini daha ileriye götürmek adına neler yapmamız gerekir, nereye hangi yatırımları yapsak faydalı olur' diye projelere kafa yormamız gerekirken veya sadece yapmamız gereken normal günlük işlerimizi eksiksiz yapmamız gerekirken, böyle utanç verici olay ve sonuçları ile uğraşıyoruz.
Neden oluyor bunlar?
Çünkü hizmet sektöründe çalışan insanlarımız sorumluluklarını bilmiyorlar. Eğitimsiz kalifiyesiz personel çalıştırırsan ve de Patron ve Genel Müdür olarak da hiçbir vizyonun yoksa, bizler daha çok yazarız böyle olayları. Bu tür olayların ivedilikle önüne geçilmesi ve gerekli önlemlerin alınması şart. Otel denetimlerinden sorumlu tüm birimleri göreve çağırıyorum. Ancak düzenli bir denetim mekanizması hayata geçerse daha vahim olayların önüne geçebiliriz.
Ülkemiz, insanımız ve de ülkemize gelen misafirlerimiz bu tür olayları hak etmiyor ve bunları bize yaşatanların acilen gerekli cezaları almaları gerekiyor.''
İşte, turizm uzmanı Serdar Bayraktar yukarıdakileri uyarı olarak yazmış.
Serdar kardeşimizin yazmadığı daha çok şey var. Otel dışında yaşanan rezaletlere de parmak basmak gerekir. Turisti 'yolunacak tavuk' yerine koyan satıcılar ve taşımacılar da bir felaket. Bu iş için kurulmuş olan özel çeteler cirit atıyor.
Turistleri genellikle 'Yolunacak tavuk' olarak kabul eden taksiciler ve satıcılar için önlem alınması kaçınılmazdır
Bir de her turist kadını dikilecek sanan serseriler var. Serseri dediğme bakmayın, kelli felli adamlar da var. Bunlar barlara çörekleniyor ve içeri giren turist kadınları yakın takibe alıyor. Çoğu bar sahipleri ile anlaşmalı hareket ediyorlar. İçeceklere uyutucu maddeler atılıyor. Baygın hale gelen turist kadınları en yakın 'iş yapılacak' yerlere götürüp saldırıyorlar. Daha sonra ayıkan turist kadınlar başlarına gelenleri öğrenince kahroluyorlar. Bazıları kurtulamıyor da bu belalardan...
Eğlence yerlerine rağbet eden turistler, genellikle çirkin tuzaklara düşürülmektedir
Özellikle Bodrum'da çöreklenen serseri gruplar, yalan, dolan ve sahte vaatlerle kızların peşini bırakmıyorlar.
Bu rezalete son vermenin imkânsızlığını görüyorum bile. Zira, saldırganlar arasına bir yığın güvenlik görevlisinin katıldığı duyumları çok kabarık.
Bakanlık, 'Turiste 7 gün 24 saat hizmet' diyor ama, turistler otel resepsiyon görevlileri ve taksicilerin işbirliği ile pahalı klinklere ve doktorlara götürülmektedir
Bir de turistlerin sağlık sorunu var. Küçük bir kaza geçiren veya hafiften hastalanan turistler, yine otellere yerleşmiş çeteler tarafından pahalı kliniklere taşınıyorlar. Bu iş için otel resepsiyon görevlileri ile taksi şoförleri bile işbirliği yapıyorlar.
Bir de tadilat sorunu var. Süper güzellikte yapılan otellerimizin çoğu eskimeye başlamışlardır, hatta eskimiştir. Bu otellerin acilen tadilata ihtiyaçları vardır. Genellikle işten anlamayan yatırımcılar tarafından yaptırılmış olan bu otellerin çoğu, kiralık olarak çalıştırılıyor. Yani yatırımcı hiçbir şeye karışmıyor. Ayrıca, otel sahibi olan yatırımcılar ile kiracılar arasında da ihtilaflar yaşanıyor. Ama öyle sıradan ihtilaflar değil. Korkutucu boyutlara varan ihtilaflar, çoğu zaman felaketle sonuçlanıyor.
Bu nedenle, otel işletmeciliği için ruhsat verilirken, işleticilerin nitelikleri iyice gözden geçirilmelidir.
Turkiye'yi ziyaret eden turist sayısı 50 milyona varacaktır elbette.
Ama bu şımarıklıklar ve çirkinlikler devam ederse ve bu durum dış medyada genişçe ele alınırsa, turist ziyaretinin bıçak gibi kesmesinden korkarım.
Yukarıda anlatılanları kim önleyebilecek acaba?
Valiler mi, Belediye Başkanları mı, Emniyet Müdürleri mi bilemiyorum.
Ama en iyi çarenin Cumhurbaşkanı olduğuna inanıyorum. Cumhurbaşkanı bu konuda kesin ve sonuç alıcı bir talimat verirlerse bu sorunlar çözümlenebilir.
Bacasız endüstri olan turizmin ayakta kalması isteniyorsa, turistlerin başına gelen çirkinliklerin önlenmesi lazımdır.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz.
TÜM YAZILARI
- Hollanda'da sahte mülteciseverlik (16 Nisan 2022 Cumartesi)
- Konuşma ahlâkından yoksun kişiler neden revaçta? (13 Şubat 2022 Pazar)
- Noel Baba hakkında bilmediklerimiz (13 Ocak 2022 Perşembe)
- Sefarad sergisi (17 Kasım 2021 Çarsamba)
- Kripto para gerçeği (24 Nisan 2021 Cumartesi)
- Yine Haçlı ruhu! (04 Mayıs 2020 Pazartesi)
- Salgın hastalığı ilmi ve dini açıdan yorumlamak (08 Nisan 2020 Çarsamba)
- Hukuk devleti mi, hakimler devleti mi? (24 Mart 2020 Salı)
- Umutla girdiğimiz 2020 yılı hayal kırıklığı yaratmaz inşallah! (14 Şubat 2020 Cuma)
- Kim ne derse desin, Avrupalı koyun gibi, Türk tilki gibi ! (29 Ocak 2020 Çarsamba)
- En büyük eksiğimiz Lobi faaliyeti ve siyaset (27 Aralık 2019 Cuma)
- Yazamadı (!) (04 Aralık 2019 Çarsamba)
- Olaylara Türkiye’den ve yurtdışından bakış farkı (01 Kasım 2019 Cuma)
- Hollanda Selefilik ile Çalkalanıyor (16 Eylül 2019 Pazartesi)
- Her şey olması gerektiği gibi olur inşallah! (26 Haziran 2019 Çarsamba)
- Düşünemiyorum, yazamıyorum, zira yazma şevkim kırıldı (21 Mayıs 2019 Salı)
- İlticacıların, sorunlarını sığındıkları ülkeye taşımamaları isteniyor (12 Şubat 2019 Salı)
- Sosyal medya canavarı... (11 Ocak 2019 Cuma)
- Torpilli olmanın, zirve yaptığı bir dönem yaşıyoruz (21 Aralık 2018 Cuma)
- Adab-ı muaşeret (Görgü kuralları) (31 Ekim 2018 Çarsamba)
- Lozan Antlaşması, iki kutup arasında değişik değerlendiriliyor ama... (17 Ağustos 2018 Cuma)
- Erdal İnönü 92 yıl önce doğmuştu (03 Temmuz 2018 Salı)
- Yeni yıla girerken (27 Aralık 2017 Çarsamba)
- 50 Yıl önce sokaktaki, 'Hemşehrim nerelisin' deyişi özlüyorum (31 Mart 2017 Cuma)
- İçtimai duruma göre hareket etmek... (13 Mart 2017 Pazartesi)
- Aaaah içine tükürdüğüm politika ah! (26 Şubat 2017 Pazar)
- ABD dağılırsa, AB de dağılır (03 Ocak 2017 Salı)
- 1980'leri yeniden yaşıyorum (24 Temmuz 2016 Pazar)
- Türk toplumunun profili değişiyor mu? (30 Haziran 2016 Perşembe)
- Türklüğümü sorgulayanlara (31 Mayıs 2016 Salı)
- Neden kavgacı bir toplum olduk? (30 Nisan 2016 Cumartesi)
- Hollanda'da Türk gazeteciler (!) (14 Mart 2016 Pazartesi)
- Ahmet Çakar'a cevap (10 Ocak 2016 Pazar)
- 2016'ya girerken (04 Ocak 2016 Pazartesi)
- Kalp spazmından ölüyordum! (04 Aralık 2015 Cuma)
- Kendine 'HİÇ' adını yakıştırmış ama, aslında o 'ÇOK' şey... (04 Kasım 2015 Çarsamba)
- Türk Hava Yolları'na hiç yakışmıyor... (18 Ağustos 2015 Salı)
- Süleyman Demirel ile anılar (19 Haziran 2015 Cuma)
- Bosna Felaketi Batı'nın oyunu muydu? (11 Nisan 2015 Cumartesi)
- Türk siyasetindeki komedi (10 Nisan 2015 Cuma)
- Beni megaloman gibi yazmaya zorlayan vurdumduymazlıklar (10 Mart 2015 Salı)
- Önce Türkiye’yi yasa boğan Özgecan (17 Şubat 2015 Salı)