Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Türk basın dükkânlarında harikulâde mallar

info@haberdukkani.com 15 Şubat 2014 Cumartesi

Dünya değişip gelişirken Türkiye'de hayatın olağan akışı değişti!

Türk basın sektörü, teknolojiyle birlikte çeşitli mecralar kazanıp "medya"ya dönüştü:  Yayın kuruluşları birer dükkân, yazı ve fikir işçileri ile basın mensupları birer tezgâhtar olup çıktılar.

Dükkâncılar, tezgâhtarlarından hoşnut kalmayınca, ithalâta yöneldiler. Böylece dükkânların vitrinlerini ithal haberler ile ithal kalemler süslemeye başladı.

Ne var ki; bütün bu çabalar ve gelişmeler siyasetin güç odaklarını mutlu kılmaya yetmedi! Ne yapacağını şaşıran basının dükkân sahipleri siyaset akreditesi olan tezgâhtarlarda çare arar oldular. Fakat bu kez de siyasetten akredite tezgâhtarları beğenmeyen halk, dükkânlardan alışverişi kestiler!

Ah şu devlet ihaleleri olmasa hiç kimse medyada dükkân açmayacaktı ama ülkede başka yolla para ve servet sahibi olunamadığı için patronlar medyada dükkân açmak zorunda kalıyorlardı.

Medya dükkânlarında çalışan cambaz tezgâhtarlar ne yaparlarsa yapsınlar halkı bir türlü kafakola alıp mal satamıyorlardı. Bütün dükkânlar zarar ediyordu. Öyle ki; tezgâhtarların maaşlarını ödeyebilmek için, dükkâncılar bankaların genel müdürlerine telefon açıp  "Maaşları dağıtacağım, bir iki milyon dolar gönder" demek zorunda kalıyorlardı.

Devlet ihalelerine sırtını dayayıp, "yangel keyfim" yaşayabilmek için,  dükkâncıların beşi onu bir araya geliyorlar, ellerindeki avuçlarındakini birleştirip ortaklaşa havuzlarda topladıkları paralarla bir medya dükkânını ellerinde tutmaya çalışıyorlardı. Çünkü, iktidar öyle buyuruyordu.

Bu diz boyu rezaletin içinde boğulmuş, kepaze olmuş, her türlü pisliğe bulaşmış medya dükkânı tezgâhtarları da kendilerini adam yerine koydurtabilmek için, canavarlaşıyorlar, insanlıktan çıkıyorlardı.

Hiç kusura bakmayın daha fazlasını yazmayı içim almıyor, kusacak gibi oluyor ve burada kesiyorum. Zaten hepiniz ne mal olduklarını en azından benim kadar biliyorsunuz.

Dükkânın akredite tezgahtarı: Nagehan Alçı!


*Derya Sazak, Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği'nden alınışı ve gazeteden ayrılışına ilişkin süreci anlattığı "Batsın Böyle Gazetecilik" kitabında, Nagehan Alçı'nın patron baskısıyla gazetede kendisine köşe açtırdığını yazdı. Ve Nagehan Alçı'nın yazdığı bir yazıyı yayınlaması için telefonuna gönderdiği yukarıdaki mesaja da yer verdi.

Yine de selâm olsun medya dükkâncıları ile hokkabaz tezgâhtarlarına.. akılları varsa eğer bu selâmım ile yetinirler ve öpüp başlarının üzerine koyarlar.. Yok eğer akıları yoksa,  geçmiş tarihlerde yayınladığım haber dergilerine bir göz atıversinler, o zaman anlarlar Anya ile Konya'yı... Sadece gerçeğin önünde diz çöktüğümü... O da mı olmadı? Zaten anlamasalar benim için çok daha iyi olur; sizlere de unutamayacağınız yeni şenlikler çıkar, bolca eğlenir, kahkahalar atar, gam ve kederden uzaklaşırsınız.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük