Seçim Sonuçları 2023
Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Türk yazarlar

info@haberdukkani.com 16 Temmuz 2011 Cumartesi

Edebiyatımızın gelmiş geçmiş yazar isimlerini mercek altına almak "cesaret" isteyen bir iştir. Çünkü içinden faili malum cinayetler geçen karanlık bir tüneldir.

Türk yazarlarının yaşamları ipliği kopmuş bir tespihi andırır nedense..Darmadağınık geçen yaşamlar sis perdesiyle kaplı, dedikodu, çürütme, karalama ve yok etme komplolarıyla aslında Türkiye "gerçekleri"nin kilitlendiği kapılardır.

Kimselerin iplemediği, adam yerine bile koymadığı yazarları genç kuşaklar hiç bilmiyorlar. Gençlerin tek bir tasası var, PARA kazanıp rahat ve renkli bir yaşam sürdürebilmek. Bunu başarmaları halinde ADAM yerine konulacaklarını aksi halde İNSANdan sayılmayacaklarına çok eminler. Gençleri suçlmaya da hiç kimsenin hakkı yok. Zira onları böyle yetiştirdi Türkiye'nin gerçekleri..

Laf aramızda gençler haksız da sayılmazlar hani..

Bitip tükenmek bilmeyen acılar içinde yaşatılan Türk yazarlarını Cumhuriyet tarihinde ADAM yerine koyup "muhatap" olma girişimlerini başlatmasıyla dikkat çeker Başbakan Tayyip Erdoğan.

Ama, muhalif karakterli olmaları son derece doğal olan yazar tayfası, bu girişimi "siyasi" bir manevranın ince, zarif bir jesti olarak değerlendirmiştir. Oysa ki; son derece ciddiye alınması ve de alkışlanması gereken bir girişimdir. Bu başlangıç bir geleneğe dönüşebileceğinden "umut" ışığı olarak değerlendirilmeliydi.

İçi kararmış, bahtı karalanmış yazar tayfası Başbakan Erdoğan'ın bu jestini malesef değerlendirmek yerine "karşı tavır" almayı yeğledi. Basının kalemlerinden vıcık vıcık yağ damlayan seçilmiş ve atanmış köşe yazarları hariç!

Mayınlı, tuzaklı, hazin yaşamların insanlarını kazanmak oldukça zordur Hükümetler için. Gazeteci tayfası ise Hükümetlerin ve ANAYASAnın koruması altında "imrenilesi" bir yaşam sürdürürler Türkiye'de.. Bu nedenle vatandaş gazete haberleri ve yazıları ile enformasyon batağında sürdürür yaşamını, Türkiye gerçekleri göremez hiç bir dönemde.. Sözün kısası gazeteler onca güç ve fiyaka palavralarıyla pompalanmalarına karşın, aydınlatmaz toplumu, tam tersine amaya çevirir. Kimse yönünü kestiremez, pusulayı şaşırır.

Edebiyatımızın yazarlar dünyası, üretimleriyle geçimlerini temin edemedikleri yetmezmiş gibi bir de çürütme kampanyalarıyla boğuşmak zorunda kaldıkları için, ne sevenleri olur ne de bir dostları. Vebalı bir öcü ya da zombi gibi dolaşıp durular yaşamın içinde.. Yaşar kemal'in "Zilli Kurt" öyküsü çok güzel anlatır bu yaşam modelini. Öykü aslında bir Türkiye ayıbıdır ama anlayan kim?

Türk insanı okuma alışkanlı kazanmadığı, okuyanların değil de okumayanların fiyakalı, çekimi yüksek yaşamlarına özendiği için, üstelik de "bilgi"nin karın doyurmadığına iyice inandığından; Dünya klasmanında "cahil" kitle olarak yer alır. Ama kimin umurunda!

Güzel Türkiye'nin güzel yörelerinde cenneti andıran yaşamlara kavuşabilmek için can atan vatandaş, kredi kartının borç batağına dalıyor önce, sonra da heves ettiği yaşamlara..

Edebiyata merak saran yazarların yaşamları ip kopmuş tespih taneleri gibi dağılırken, medya enformasyon çarklarını acımasızca işleterek, silindir gibi gelip geçiyor nice yaşamların üzerinden, sorumluları çok ağır veballer ile göçüp gidiyorlar bu dünyadan öte dünyalara, Allah yardımcıları olsun.

Kupon karşılığı gazetecilik yapanlar, yandaşlık yaparak sattılar önce meslakdaşlarını sonra da oturdular istihbarat servislerinin kucaklarına, günlerini gün eyleyerek geçirdiler yaşamlarını ama herkes de onların adam gibi adam olmadıklarını biliyor. Şimdi özeleştiri adı altında sözde günah çıkartıyorlar. Kim takar bu sahte bilgelik havalarını.. Hele ki, ipi kopmuş tespih taneleri gibi yaşamları dağılan yazarlar böylelerini hiç ama hiç takmazlar.

Güneşli ve sıcak bir Cumartesi günü, bizim Tekir havada vızıldayıp duran at sineklerini müthiş bir refleksle yakalayıp yere serdikten sonra, öldürmeyip sattlerce dalgasını geçerek oyalanıyor. At sinekleri çok çaresiz ve şaşkın, vızıldayıp duruyorlar ama nafile.. Tekir'den hiç kurtuluş yok.

Türkiye gözyaşları içinde şehitlerini sonsuzluğa uğurlarken, siyasilerin beyanatlarını değil; yüreklerinde çağlayan acıların ve vicdanlarının sesini dinliyor.

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük