Ümit OĞUZTAN
Ümit Oğuztan

Victor Hugo'nun fakirlere bağış bütçesi!

info@haberdukkani.com 13 Ekim 2013 Pazar

19. yüzyıl Fransız romantizminin öncüsü, Victor Hugo, ışıltısız ve sıska bir çocuk olarak 1802'de dünyaya "Merhaba" dediğinde, dünya edebiyatının en üretken yazarlarından biri olacağını ne çağdaşları ne de kahinler biliyorlardı.

Hugo, 83 yıllık yaşamı boyunca pek çok tiyatro eseri, roman ve sayısız şiire imza atacak, diğer mektupları bir yana, sevgilisi Juliette Drouet ile birbirlerine yazdıkları mektupların sayısı 20 bin adedi bulacaktı.

Dünya'ya,"Gözlerime iyice nüfuz et ki, seni anlayabileyim" diyen, Victor Hugo'nun eşsiz eserleri bilinir de bu dünyada neler yaşadığı pek bilinmez; sisler ardında bırakılır!

Bir general çocuğu olan Hugo, henüz 15 yaşındayken Fransız Akademisi'nin yarışmasına katılıp "mansiyon" ödülü, 23 yaşına geldiğinde, "Legion d'Honneur" unvanını kazanır ama 1851 darbesinin kahramanı general Napoleon ile yıldızı hiç barışmaz. Sürgün yılları yaşamak zorunda kalır.

Hepsi bu kadar sanmayın, annesi Sophie Hugo'nun vaftiz babası general Lahorie ile mercimeği fırına verdiklerinin farkına vardığında, küçük bir çocuktur henüz.. On yaşına geldiğinde annesinin sevgilisi general Lahorie, devlete karşı bir komploya giriştiği iddiasıya kurşuna dizilir. Hugo, çocukluğundan başlayarak generallerin gazabına uğramış ve sayısız kurşuna dizilme sahnelerinin görgü tanıklığı olarak dünyanın halini anlamaya çalışmıştır.

17 yaşına erişen Hugo, annesinin hiç hoşlanmadığı bir kız olan Adele'ye aşık olur ve ancak annesinin ölümünden sonra evlenebilir! Gelin görün ki; düğün gecesi erkek kardeşi şizofreni teşhisi ile gözetim altına alınır! İlk çocuğu henüz iki aylıkken ölen Hugo, beş evladından dördünün
ölümlerine yaşarken  tanık olur!

Deli gibi aşık olduğu eşi Adele, tıpkı Hugo'nun annesinin babasına yaptığını yapar ve yakın arkadaşı Sainte-Beuve ile mercimeği fırına verir.. Hugo, bu ilişkiyi öğrendiğinde soğukkanlılığını korur, eşiyle boşanmazlar ama zaman zaman iki can yoldaşı gibi bazen de aralarında mesafe olan iki ayrı akraba gibi yaşarlar. Ölümünden bir ay kadar öne Adele, kocası Hugo'ya şu satırları yazar: "Senin kollarında ölmek, benim düşlerimin sonuncusu."

Nevar ki; Hugo çocukluğundan başlayarak yaşadıklarından ötürü, kadınlara güven olmayacağına iyice inanmış; hizmetçilerden tutun da asillere kadar her sınıftan kadın dünyasına yelken açmıştır.

Sevgilisi Leonie Biard'ın kocası tarafından başılmış, kadın cezalandırılmış, Hugo Meclis Üyesi olduğu için hapse girmekten kurtulmuştu. Bu büyük skandal bile Victor Hugo'nun saygınlığının sonunu getirmeye yetmemişti.

Sayısız gel geç aşklar ve birliktelikler yaşayan Victor Hugo, "Hanımefendi bana Venüs'ü gösterin yatağa girerken.." diye, yazıyordu sevgilisi Alice Ozy'e..

Hugo'nun hesap defterlerinde "fakirlere bağış" adı altında hayat kadınlarına ayırdığı bir de bütçesi bulunuyordu, yaşarken kimselerin bilmediği.. Anlaşılan Victor Hugo, bu yalancı dünyada hayat kadınlarıyla biraz olsun oyalanmaya çalışırken, günahlarından arınabilmeyi düşleyerek, her fırsatta bağışlarda bulunmayı da ihmal etmemişti!

Büyük Fransız ozanı ve romancısı, dünya edebiyatının dehası Victor Hugo'nun sisler ardında tutulan yaşamına, perde aralığından şöyle kabaca bir göz atıldığında görülür ki; bu kandırıkçı dünyada keçiboynuzu kemirerek tadına varılamıyor yaşamın.. Bu nedenle olsa gerek, eline biraz para geçen erkekler, "fakirlere bağış" yapabilmek için birbirleriyle yarışıp duruyorlar.

Biz de de her bayram yaklaştığında "bağışlar" artar, birden bire merhamet bollaşır, bereketlenir. Üstelik kış bastırmak üzere ve yerel seçimler de iyice yaklaşmışken.. Anlaşılan önümüzdeki günlerde fakirlere tam gaz bağışlar yapılacak demektir..

Ümit Oğuztan

TÜM YAZILARI

Haber Dükkanı büyük