Yazar ve algı

info@haberdukkani.com 14 Ağustos 2014 Perşembe

Yazarlar "siyasetçi" değildir. Onlar sadece yazarlar.

Gördüklerini, duyduklarını, yaşadıklarını, düşündüklerini, doğru ve yararlı olacağına inandıkları görüşleri bıkıp usanmadan yazıya dökerler.

Ve malumun ilanıdır ki; bu nedenle de başlarına gelmeyen kalmaz.

Okuma ve düşünme alışkanlığı kazandırılamamış 21. yüzyıl ülkelerinde yazar olmak; cehenneme odun olmak demektir.

Gazete ve kitabı tesadüfen, can sıkıntısından veya desinlere eline geçiren okur; yazı içeriğinin kendi beyninde uyandırdığı algı doğrultusunda yazarı damgalar, sınıflandırır ve yargılayıp derhal ve kesin bir hüküm kurar.

Hüküm yazıdaki düşünce için değil; yazar hakkındadır.

Düşünceleri kültür terazisinde tartabilecek nosyondan yoksun, 21. yüzyılın okuma alışkanlığı kazanamamış ülkelerin bireyleri, yazarları siyaset arenasının gladyatörleri olarak algılarlar ve siyasetçilerin yazarlar hakkında verdikleri ölüm fermanları karşısında çılgınca tempo tutmaktan içten içe müthiş haz alırlar.

Siyasi bir liderin rakibini alt etmesi karşısında destekçileri ve hayranları nasıl ki, sevinç naraları atıyorlarsa, tuttukları lideri eleştiren yazarın okkanın altına gidişi karşısında da aynı çoşkuyu yaşarlar.

Özleştikleri siyasi lider ile kendilerini güçlü, muktedir ve mutlu hisseden yoksul ve yoksun taraftarlar; yazarları liderin karşısındaki siyasi rakip zannederler ve imha edilmesi gerektiğini düşünürler.

Oysa ki; yazar, bütün siyasi liderlere eşit mesafede duran, kamu yararlarını gözetme ve evrensel kazanımları savunma çabasında olan bir düşünce insanıdır.

Durum böyleyken, siyasi liderler geniş halk kitlelerine yönelik söylemlerinde hedef seçtikleri yazarı alenen işaret ettiyse eğer; toplumsal lincin kurbanı seçilmiş demektir.

Yazarın yazdıklarını okuyup aydınlanmak, sorgulamak, düşünmek oldukça zahmetli gelir 21. yüzyılın okuma ve düşünme alışkanlığı kazandırılamamış halklarına..